O minik kertenkeleyi yabani otların arasında gördüm. Ben.
Ben. Kel kertenkele. Kelden. Onu gördüğümde gülümsedim. Yüzümün yerine oturdu,
bir tebessüm, oburdu. Neden mi? Kertenkele kımıltısızdı. Herkes hareket
ediyordu, tüm insanlar, tüm iri timsahlar, tüm askerler –ellerinde silahlar,
herkes hareket ediyordu, hareket ediyordu, çok hızlı, harekediyordu, çok hızlı.
O, duruyordu. Ben, günlerdir koşturuyordum. O yer senin, bu yer de senin, her
şey senin, bu yer benim, bu yüz benim, geziyordum. Nefes alamıyordum,
kuduruyor, kendimi pençeliyordum, tırnaklarım uzamıştı, etimi kanatıyordum,
güneş beni yakıyordu, neme önem veriyordum, çok hızlı yaşıyordum, birilerinin
ölümünü itina ile izliyordum, etimi kanatıyordum, kan atıyordum, deri
değiştiriyordum, neyim varsa atıyordum, tüm büyük beden kıyafetlerimi,
kolumdaki saatleri, duvardaki saatleri, neyim varsa, kullanıp atıyordum. Müzikte
ritim hızlı değişiyordu, lal la la le la, Rossini, akşama kadar, satılması
gerekiyordu patateslerin, yüz bakım kremlerinin, kremli yüzlerin baktığı
ekranların, lal la la le la, Figaro.
Kertenkele, pütürlü derisi ile güneşleniyordu, açıkça.
Duruyordu. Yüzü ve gözü de. Otların sonsuzluğunda, duruyor, soluyor, hiç var
olmamış gibi, var oluyordu.
Sonraki süreci soğukkanlı şekilde anlatabilir miyim, emin
değilim. Beni iğrenç biri yapacaktı olanlar, pis bir insan yapacaktı, hızla,
çok hızlı, her şey yerli yerinde olmalı ama çok hızlı, yüksek hızlı trencesine,
fiber, hiper, süper ne varsa, pis bir insan, pissan, pisan yapacaktı, pisanacaktı,
pisacaktı.
Pati Partisi.
Kedinin biri belirdi,
belli, delirdi, kertenkeleyi boğazladı. Pati partisi. Detay vermeyeceğim.
Keskin dişlerinin arasında boğazını gezdirdi. Kıtır kıtır sesler duydum, kıtır
kıtır şeyler gördüm, yazıktır, güneşi, otları ve kertenkeleyi çiğneyen bir
kedi. Kedi, yeşil canlının tadını sevmedi, pütürlü kıtırlı, tükürdü. Şahidim
ki, kertenkelenin boynu ak bezelerle dolmuş, şişmişti. Şahidim ki, kedi onu,
yine de, pati hapsine aldı. Şahidim ki, hâlâ, kertenkele duruyordu. Kımıltısız.
Kuyruğu korkudan kopacaktı, bunu bir yerlerde okumuştum,
Vikipedi, yeni gelen kuyruk eskisi kadar güçlü olamayacaktı, bunu bir yerlerde
okudum, kış uykusuna yatacaktı, bunu bir yerlerde okuyorum, kedi zehirlenecekti,
bunu ben ürettim.
Durumun bende yarattığı tesiri atlatmam çok sürmedi. Hazır
kahve, hazır çay, buzlu kova, hazır tost, plasebo, hazır film, hazır arkadaş, hazır
hızır, yuh, hazır kavga, hazır barış, çabuk çorba, çabuk çabuk, hızlı hızlı.
Tekrar geldiğimde kedi gitmişti, zehirlenmişti belki de,
kertenkele sırt üstü, boylu boyunca uzanıyordu zeminde, duruyordu. Değişen bir
şey yoktu, kertenkele duruyordu, ben yine neşeleniyordum, yineşeleniyordum,
galiba kertenkele hep orada duracaktı, başka bir kedi daha gelecek ve onu ters
düz edecek, galip gelecekti. Galiba, gece gündüze dönecekti, galiba, gündüz
geceden önceydi, galiba galip olmak garipti.
Kediyi bulmalı, bunların hesabını sormalıydım. Buna izin
vermemeliydim. Kremli ellerimle şampuanlı saçlarımı avuçladım, ah vah, zihnimi
yokladım. Değişik düşünme yöntemlerini denedim, zihin kovası, buzlu sandalye, drama
ile arama. Hepsini, hepsini, tümünü düşündüm! Bu konularda sertifika edilmiş
bilgilerim vardı. Kur kur, kur. Al. Sız.
Kediyi bir tenhada yakaladım. Patilerini yalıyor,
güneşleniyordu. Tüyleri parlak ve gösterişliydi.
Beni görünce celallendi, tüyleri kabardı, az önceki
sevimliliği sona erdi, katır gibi kahkaha atan bir kedi oldu. Katır gibi, bol
ağız. Katırı da geçti kahkahalar, bir tır katıra bedel hale geldi. Konuştuk.
Konuşmamızı aktarmayacağım. İşin aslı, gibidir, kedi kertenkeleyi ziyan etti.
Öz bilgi: Herkes
yediğine dönüşür.
Kedinin Yaşam
Haritası: Kedi, azgın, kuyruğundan kıstırıldı bir ölü ağacın gölgesinde.
Kedinin kuyruğu boğum boğum oldu, kur kur bir sertifikaya döndü, kör bir yılana,
kuyrukta bekleyen emeklilere döndü kuyruk, acı soğana, kıtır kıtır duran
kertenkeleye döndü. Kedi sızıdan ağaçlara savurdu kendini, kuyruğunu yiyemedi,
beceremedi, kafasını dallara vurdu, gözlerini kan etti, yüzünü kan etti, bazen
acı giderek katlanıyor, bayıldı, öldü, kaldı kahkaha attığı yerde, toprak
kanatlı bir kelebek, kedinin attığı son kahkahayı yedi.
Kertenkelebek.
Ben, yeryüzünün en yüzsüz insanıyım. Sadece izledim.
Döngü.
Ek: Keleb.
Kelebeğin bacaklarını kopardı önce arılar, bacaklarını
yediler, yaban arıları, beşer onar saldırdılar kelebeğe, toprak kanatlarını
kaldıramadı narin, yüzü toprağa çakıldı, arılar bal eylediler kelebeği.
---------------------------
Bu kadar hıza dayanamayacağım, bu kadar zulme, savaşa,
neşeye, buza, kovaya, müziğe, bilgiye, ilgiye dayanamayacağım. Bu kadar çabuk
yaşayamayacağım.
Yavaşla, göreceksin!
Çırılçıplak kalıyorum, söküp atıyorum üzerimdekileri, bir
yandan ağlıyorum, onu bile çarçabuk yapmışım, erkekler, kediler, kelebekler,
arılar ağlamaz, içimde bir bulut var, içimde sis var, birikmiş faturalar, erken
tatil rezervasyonları, iddaa kuponları, bozuk cümleler var içimde, nefes bile
alamıyorum. Sıfırdan sıfır. Ben, yeryüzünün en yüz kızartıcı suçlarının tümünü
işliyorum şimdi! İşte şimdi işliyorum asıl, koşuyorum, kertenkediyi,
kertenkelebeği, kelebekten arıyı, sıfırdan sıfırı, kediden insanı, kedinsanı
topluyorum. Nefes alamıyorum, kuduruyor, kendimi pençeliyorum, tırnaklarım
uzamış, etimi kanatıyorum, güneş beni yakıyor. Yeryüzüne bakıyorum, yerin ne
kadar yüzü varsa o kadar bakıyorum, kendi yüzüme bakıyorum, dokunuyorum,
pürüzlü, çirkin, topladığım hayvanlardan oluşan kertenhayvanı yüzüme vuruyorum.
Yüzümü deşiyorum, kendimle yüzdeşiyorum, hızla, çabuk, çabuk, yere yığılıyorum,
kafam, toprak, çarpsın, görüyorum, görüyorum!
No comments:
Post a Comment