August 14, 2011

Salvador Dali // Röportaj (1958)

Enfes bir röportaj. 1957-1960 arası dönemin televizyon “ikonlarından” biri imiş: Mike Wallace. Müthiş suallerle bunaltıyor sürrealist/gerçeküstücü ressam Salvador Dali’yi bu 1958 tarihli röportajında. Programın sponsoru bir sigara markası. Bu nedenle sık sık reklamını ve kendisini (hatta içildiğini) görüyorsunuz program boyunca. Neyse röportaja dönelim. Yarım saat sürüyor ve insanı çiviliyor ekran başına. Salvador Dali’yi tanımamak mümkün değil zaten. Kendini “dahi” olarak tanımlıyor Salvador Dali. İşte röportajdan satırbaşları:

  • Charlie Chaplin kadar iyi bir “komedyen” olmak istiyor çünkü; iyi bir ressamken bile.Dali’yi sadece resimle değil, farklı alanlarda da tanımlamak, tanıtmak istiyor.
Dali, 1972

  • Konuşmanın onuncu dakikasının sonlarında Dali kendisini şöyle tanımlıyor: Dali, atom çağını ve Freud çağını yani nükleer ve psikoanalitik sahneleri, manzaraları resmeder.

  • Resimlerine ilk kez bakanların kesinlikle güldüğünü ama sonra “kozmogoni: Evrenin kökeninin araştırılması” aracılığıyla zaman içinde o resimde yeni boyutlar keşfettiklerini belirtiyor röportaj içerisinde. Bu teoriye göre, zaman ve mekan kavramına daha esnek bir yaklaşım getiriliyor ve teori, sürrealizm akımı ile örtüşüyor bir noktada.

  • Ona göre her ressam kendi kozmogonisini/evrenini sunuyor dünyaya.

  • Dali’ye göre modern çağın en büyük ve dahi isimleri: (yine) Dali ve Picasso.

  • Siyasetle asla ilgilenmiyor.

  • Ona göre gençler “tamamen” aptallar.

  • Taptığı hallerden biri zayıflık. Modern fizikteki her şey zayıf ona göre: proton, nötron vs.

  • Yaşamın çirkin olduğunu söylüyor ve  bu nedenle ölümün “güzel” olduğu neticesine varıyor ama ölümden korktuğunu itiraf etmekten de geri durmuyor.

  • Kendini; karşıt ve mantığa aykırı olarak tanımlıyor.

  • Doğaüstü görüleri yok.  Batıl inançları bir hayli fazla. Örneğin; ayakkabı almıyor, çünkü ayakkabılarını toplum içinde çıkarmaktan çekiniyor.

  • Mike Wallace’in “Ne yapmaktan hoşlanırsınız?” sorusuna verdiği cevap ilginç: “Her gün bir parça daha Dali olmaya çalışmak” Bu felsefi cevabın derinliği düşündürücü. Küçüklüğünde önce kadın aşçı olmak istemiş. Ardından Napolyon'a ve Salvador Dali’ye dönüşmeyi arzulamış. Sonuncuda karar kılmış.

  • Doğumundan önceki duygu ve düşüncelerini çok net olmasa da –siyah beyaz şekilde- hatırladığını iddia ediyor dahi ressam. “Kesinlikle bir cennet” olarak tanımlıyor bu süreci.

  • Kendini giderek daha çok gözlemlediğini, tanıdığını ve dolayısıyla daha çok sevdiğini belirtiyor.

  • Bu röportaj esnasında 54 yaşında olan Dali ve sadist, zalim yönünü gençlik döneminde bıraktığını söylüyor. Bunda dini eğiliminin artmasının da etkisi büyük.

1989 yılında o çok korktuğu ölüme, merhaba demek durumunda kalan Katalan ressam Dali’nin elindeki bastonu, delilik ile dahilik arasındaki görünümü ve sözleri, üste kıvrılmış ilginç bıyıkları bugün dahi onun ölmediğinin kanıtlar nitelikte aslında aziz takipçi…


İyi ki vardın/varsın deli Dali.





No comments:

Post a Comment