I
Kabuğunu unuttu kendini yere serdi
Kalbim! Durgun gölle
kendine sığmayan taş
ağacın dibinde
kökleri gözlerim
Ürküyorum gözlerimi buruşturdum
Gövdemi unuttum
Uzak yıldızlara
içine zıplayan ağ
dünyanın yarığı kırıklık
gövdemde açtığım çukur
kendimi döktüğüm yer yere
uçuşan ağaç buharlaşan ruh
II Gidiyorum yokluğumu da götürüyorum
Göl nasıl taşısın ızdırabını
ırmağın azabını
ırmak! Vazgeçmiyor kendinden. Göl!
ırmak akmıyor artık
avuçlarımdan dökülen yollar
çağırıyor bu umarsız yolcuyu
ufuk ele geçer mi
Kimse böyle olsun istememişti
İhmal etmesin kimse gövdesini
ellerim ah! yüzümün mezarı
sözlerim ah! dilimin mezarı
gövdem ah! ruhumun mezarı
III İnanıyorum ne ağzına
ne de sularına kavuşan büyük suya
Koştukça birbirine kavuşuyor yollar
Saçlarına düşüyor bir uzak yaprak
kavuşuyorum göğe! gökyüzüne!
sen dediğim sen! kırmızı
Göğe çıkar bir bir ağaçlar
fışkırtıp yapraklardan yeşilini
istesem dönebilir miyim
çiçekteki orman ah!
yangın sızısı kabuklarımda
yangın duygusu kabuklarımda
yangın bilgisi kabuklarımda
------------------------------------------
Uçuşan Ağaç (Bir Hiçlik Anatomisi)
Göçebe Şiir Kitapları Yayınları
İstanbul, 1996
No comments:
Post a Comment