“(...) mesele bir şeyleri sıcak bir çorbanın kokusunu duyar
gibi duyabilmekti. Bense bunu hiç becerememiştim. Ne tabiatı, ne insanları, ne
de olup bitenleri hiç sevmemiştim; kendimi bile, kendi yaptıklarımı bile. (...)
Ben bir şeyin taklidiydim; fakat aslımı bile doğru dürüst öğrenememiştim. Belki
de bana ne olduğunu sonuna kadar okumamıştım. Yarabbim ne korkunç! Belki de
birilerinden duymuştum, onlar da başka birilerinden duymuştu, başka birileri
de... Ülkeme ve insanlarına kızmağa başladım: Kimsenin doğru dürüst okuduğu
yoktu. Doğru dürüst hissetmesini bile beceremiyorlardı. Bu yüzden insan,
duyduğu şeyleri söyleyen insanların kültürüne güvenemiyordu. Belki bu
zavallılığın, bu yarım yamalaklılığın, bu gülünç durumun bile bir aslı, gerçek
bir biçimi vardı. Düşünme! dedim kendi kendime, düşünme. Düşünmeyi bile
bilmiyorsun.”
Oğuz Atay // Korkuyu
Beklerken (Sayfa 62)
İletişim Yayınları, 14. baskı, 2002, sf. 35-99 (Aynı isimli
öykü)
No comments:
Post a Comment