Sol elin kıyısında, bir yarık belirir. Derin. Parmaklar
topak haline geldi mi sızlar. Sabun değdi mi, ölüm değdi mi acır. Çizgi
şeklinde bir anı. Kesit. Ben çay içerken kanar. Çay kırmızısı. Sol elin kıyısı
çok acır.
Bu kadar naif olmamalısın. Yanlış bir yaşamak...
Günlerdir gördüğün kaçıncı gerçek bu? Hakikat keskin bu
mahalde. Ellerim kuruyor. Dilimle ıslatıyorum uçlarını, yeniden var ediyorum
sızımı. Şarkının biteceğini hisseder insan, acının geleceğini; her şeyin ereceğini
nihayete... Hisseder insan. Olan. Biten. İ. Kan damlar sol kıyıdan. Kendi
kanına bulanan birisin.
İnsan biraz gülümser. Sere sere; sereserpe. Unutmuyorum o
günü. Hiç yaşanmadı daha. Kendi geçmişimin şarkısı. Sözleri şöyle: Unutmuyorum,
bu şarkıyı: Şarkının sözleri.
Kan, fazlalaştı dostum. Yayılır usuldan... Cam kapaklı bir
vitrinden döküldün. Eski, yırtık. Ve. Döküldün. Şarkı sürecek. Cam da keskin,
bileklerine değse. Dişlerini sıksan. Sıksan. Yok olan olsan.
Bitecek, belki üç nokta gelebilir buraya
Şarkı hep aynı yere sarıyor... Dönüyor baştan ayağa. Çöldeki
kuraklığı hatırla, denileni, emirleri, açlığı hatırla... O gölü hatırla. Suyu
ve huyu, o değişmeyen yaşamın: Acı. Bakmayın dikkatli, sürün yaşamlarınızı az
ötede. Çölü hatırla, serabı. Susamış. Tın. Su sanmış. Belki. Kesik kanıyor,
işte. Parmağında bir böcek yürüyor; kara ve kaba. Baban var bir de. Çölü
hatırla. Şarkısını suyun. Kan akıyor. İşte.
Her öyküyü yad et. Elim. Öyküler, içteki boşluklara
yazılırlar.
Her sabah üstünden uçan, büyülü yorganı hatırla. Kayısı
ağacını unutma; düştüğün vişne ağacını. Kırılan dalları, incinenleri... Yükseği
ve acıyı, unut. Ma. SalLan. San. Dığın öyküyü. Baban var. Kömürleri, fareler ve
insanları unutma ki bir kitaba tekabül eder belki.
Şarkı sona eriyor, eriyor. Eriyor. Tekrar edilen sözler. Öyküden
sızan kan. Müzik dökülüyor vitrinden. Su akıyor kandan. Vişne ağacı. Tırtıklı
yaprakların ve kurduğum çadır ev. Dut ağacına kurduğum çadır ev. İğde ağacına
kurduğum çadır ev. Ben de çadırda çıldırdım işte.
Taş atmamalıydınız kalabalık. Yapmamalıydınız. Sükut edeni
mağlup ettiniz. Çantası vardı onun, dışı halatla bağlı. Kahverengi. Pis. Taksi
ile geldi yine. Hep birlikte bağırdınız. Deli, dediniz İ’yi uzatarak. Camlarını
taşladınız üçüncü kattaki evin. İğde ağacımdaki çadır evi yıktınız. İyi de ağacımdaki
çadır evi neden yıktınız? Adam içeride kriz geçiriyordu. Görmedim ama görmedin.
Ama. Parmaktan kan gelir. Taş yüzüne geldi benim, senin. Gözünde kan çıktı
adamın. Şapkası ters döndü, tavşanları öldü. Adam ağladı eminiz. Kalabalık,
alkış kıyamet.
Birbirinize ayıp yerlerinizi göstermeyin cemaat. Cem’e at
topu, Yavuz. Hep sahtekardın sen kansız.
Şimdi, o ev boş. Unutma. Adam, astı kendini...
Askılığa belki. Kötü de düşünme...
19.03.2013 23:20
No comments:
Post a Comment