March 19, 2013

Kan



Sol elin kıyısında, bir yarık belirir. Derin. Parmaklar topak haline geldi mi sızlar. Sabun değdi mi, ölüm değdi mi acır. Çizgi şeklinde bir anı. Kesit. Ben çay içerken kanar. Çay kırmızısı. Sol elin kıyısı çok acır.

Bu kadar naif olmamalısın. Yanlış bir yaşamak...

Günlerdir gördüğün kaçıncı gerçek bu? Hakikat keskin bu mahalde. Ellerim kuruyor. Dilimle ıslatıyorum uçlarını, yeniden var ediyorum sızımı. Şarkının biteceğini hisseder insan, acının geleceğini; her şeyin ereceğini nihayete... Hisseder insan. Olan. Biten. İ. Kan damlar sol kıyıdan. Kendi kanına bulanan birisin.

İnsan biraz gülümser. Sere sere; sereserpe. Unutmuyorum o günü. Hiç yaşanmadı daha. Kendi geçmişimin şarkısı. Sözleri şöyle: Unutmuyorum, bu şarkıyı: Şarkının sözleri.

Kan, fazlalaştı dostum. Yayılır usuldan... Cam kapaklı bir vitrinden döküldün. Eski, yırtık. Ve. Döküldün. Şarkı sürecek. Cam da keskin, bileklerine değse. Dişlerini sıksan. Sıksan. Yok olan olsan.

Bitecek, belki üç nokta gelebilir buraya

Şarkı hep aynı yere sarıyor... Dönüyor baştan ayağa. Çöldeki kuraklığı hatırla, denileni, emirleri, açlığı hatırla... O gölü hatırla. Suyu ve huyu, o değişmeyen yaşamın: Acı. Bakmayın dikkatli, sürün yaşamlarınızı az ötede. Çölü hatırla, serabı. Susamış. Tın. Su sanmış. Belki. Kesik kanıyor, işte. Parmağında bir böcek yürüyor; kara ve kaba. Baban var bir de. Çölü hatırla. Şarkısını suyun. Kan akıyor. İşte.

Her öyküyü yad et. Elim. Öyküler, içteki boşluklara yazılırlar.

Her sabah üstünden uçan, büyülü yorganı hatırla. Kayısı ağacını unutma; düştüğün vişne ağacını. Kırılan dalları, incinenleri... Yükseği ve acıyı, unut. Ma. SalLan. San. Dığın öyküyü. Baban var. Kömürleri, fareler ve insanları unutma ki bir kitaba tekabül eder belki.

Şarkı sona eriyor, eriyor. Eriyor. Tekrar edilen sözler. Öyküden sızan kan. Müzik dökülüyor vitrinden. Su akıyor kandan. Vişne ağacı. Tırtıklı yaprakların ve kurduğum çadır ev. Dut ağacına kurduğum çadır ev. İğde ağacına kurduğum çadır ev. Ben de çadırda çıldırdım işte.

Taş atmamalıydınız kalabalık. Yapmamalıydınız. Sükut edeni mağlup ettiniz. Çantası vardı onun, dışı halatla bağlı. Kahverengi. Pis. Taksi ile geldi yine. Hep birlikte bağırdınız. Deli, dediniz İ’yi uzatarak. Camlarını taşladınız üçüncü kattaki evin. İğde ağacımdaki çadır evi yıktınız. İyi de ağacımdaki çadır evi neden yıktınız? Adam içeride kriz geçiriyordu. Görmedim ama görmedin. Ama. Parmaktan kan gelir. Taş yüzüne geldi benim, senin. Gözünde kan çıktı adamın. Şapkası ters döndü, tavşanları öldü. Adam ağladı eminiz. Kalabalık, alkış kıyamet.

Birbirinize ayıp yerlerinizi göstermeyin cemaat. Cem’e at topu, Yavuz. Hep sahtekardın sen kansız.

Şimdi, o ev boş. Unutma. Adam, astı kendini...

Askılığa belki. Kötü de düşünme...


19.03.2013 23:20

No comments:

Post a Comment