July 18, 2011

Serenad // Zülfü Livaneli "Önyargılara İnat"

Önyargıların parçaladığı yaşamlar, insanlar...

Alman asıllı Maximillian Wagner ile Yahudi Nadia'nın aşkı...

"Struma" isimli gemide son bulan/ başlayan aşk...

Tüm kimliklerin ötesinde/ üzerinde kimlik: İNSAN

Geçmişini/ kendisini kavrayan Maya
Varoluşunu anlamlandıran kadın

Hitler ve İknci Dünya Savaşı...Naziler...Ari ırk arayışı...Acılar...

Huzura kapanan ve Karadeniz'e/ Nadia'ya açılan gözleri ile Max.

Schubert'in "Serenad"ına nazire yaparcasına yaratılan ve notaları Nazi arşivlerinden Maya tarafından -yıllar sonra- çıkarılan  Profesör Max'ın "Serenad"ı...

"Aşkın evrenselliği, Önyargıların mahvediciliği, Müziğin sözcükleri"

----------------------------------------------------
**Yazıyla insan hayatı arasındaki garip ilişkiyi düşündüm. Yazı doğal bir şey değildi. İcat edilmişti, yani uçmak gibi o da doğamızda yoktu. Bu yüzden uçmaktan nasıl korkuyorsak yazıdan da korkuyorduk. Claude Levi-Strauss insanlığın gerilemesini yazının icadına bağlarken haklı mıydı yoksa?** (Sayfa 367)

**Müziği bizler gibi "güzel sesler" olarak algılamıyordu o. Varoluşu temelden sarsılıyordu.**  (Sayfa 277)

----------------------------------------------------

İbni Haldun'un "Coğraya kaderdir" şeklinde sözcüklere dökülen ifadesi 267. sayfada hayat buluyordu. Yaşadığı coğrafyanın kurbanı olmuş bireylerin öyküsü idi zaten anlatılan da...

Max'ın Maya'ya içini döktüğü ve Nadia ile olan aşkını dillendirdiği satırlar romanın kanımca en can alıcı noktasıydı. (Sayfa 269-328)

Max, İstanbul'a doğru yola çıkan trene eşi Nadia ile biniyor ama varış noktasına onsuz(!) ulaşıyordu. O satırlara işlemiş duygu yoğunluğu "acı" sözcüğüne vücut vermeye yetiyordu. 

Maya'nın "zamane" bunalımı ve "dula çıkmış kadın depresyonu" tadındaki yaşamı, profesörü ve onun hikayesini, geçmişini ve kendi hikayesini tanımasıyla anlamlanıyor ve değişiyordu. 

***************************
"Serenad" Türk Dil Kurum Sözlüğü'nde "Serenat" biçiminde yer alıyor ve "Sesli olarak söylenen veya müzik aracılığıyla çalınan serbest biçimli müzik parçası." anlamını taşıyor. 

Müzik, sözcüklerin aşkıdır ya da aşkın sözcükleri...

Teknik açıdan yeterli bulmasam da içerik ve derinlik açısından oldukça iyi bulduğum bu roman, "acı, anlam, önyargı" ve "aşk" üzerine hoş bir güzelleme...

Not: "Struma" gemisinin gerçekten de var olduğunu ve 759 Musevi Mülteci ile birlikte Karadeniz sularında battığını/batırıldığını da belirtelim. Konu ile ilgili detaylı haber bu linkte: http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/22121.asp

Ve...Aşağıdaki linkte de Schubert'in ölümsüz eseri "Serenade" yer alıyor...İlgilenenler dinleyebilir...




No comments:

Post a Comment