July 18, 2011

Gece

Beni ilk kez, o kömür karası gece vakti görmüştün. Sen, salına salına yolda ilerliyordun. İçmiş olmalıydın. Hareketlerinde belirli bir düzen yoktu. Vücudunun hakimiyetini kaybetmiş bir tırtıl gibiydin. Karanlıktı. Elinde muhtemelen bir kitap vardı. Ona teslim etmiştin ruhunu. Öksürdüm ben kayıtsızlıkla o an. Bana doğruldu gözlerin. 


Ayağın, çöp poşetlerine takılmıştı ve atık yığınının arasına yığıldın sereserpe. Çöp poşetlerini didikleyen bodur bir kedi, üstüne çıktı. Kımıltısız duruyordun. Kedi, parçaladığı poşetin birinden çiğnenmiş bir ekmek artığı çıkardı ve afiyetle yedi senin üzerinde. Geleni görünce kaçtı mendebur. Çöp toplayan bir adamdı gelen. Seni görünce irkildi. Adam gecenin içinde kaybolacak denli karaydı. Sana bir tekme savurdu usulca. Şefkat dolu bir tekmeydi bu. Tepki vermediğini sezdi orospu çocuğu. Ceplerini yokladı eğilip. Cüzdanını kaptı arka cebinden ve uzaktan seçilemeyecek irilikteki organını çıkararak üzerine işedi. Uyuyor olduğuna emindim ben. 


Çöp toplayan adam gideli çok olmuştu. Belediyenin çöp toplama eylemi için temin ettiği vasıta dönüyordu karanlık köşeden. Çöpçüler, kürek ve süpürgelerle çöp yığının içine daldılar. Vasıtanın farları, karanlığın içinde yeni bir aleme açılan kapıyı simgeliyordu. Adamlar, ellerinde balta ve bıçaklarla gelen katiller kadar profesyoneldiler. Biri seni gördü ve diğerlerini ikaz etti. Hep birlikte gülüp hep birlikte türkü tutturdular. Neden şarkıcı olmadıkları belliydi. Musikî, sahnedeki manken ve şarkıcı kırmalarının işiydi zaten. Sıska olanı, diğerlerinin yardımını bekledi bir müddet. Türkü söylemek ve hızla çalışmak, belli bir kondisyon gerektirirdi. El birliğiyle seni az ilerideki ağacın dibine yuvarladılar. Yakışıklı görünüyordun. Cüzdanın çalan ölü gömücü, tekmesini çenene saplamıştı anlaşılan. Oradan sızıyordu kan. Bowling üstadı olabilecekken, kanaat edip çöpçü olan üç adam, seni sertçe yuvarlamışlardı ve kafan zeminle hemhâl olmuştu. 


Ağacın dibine boylu boyunca uzatılmıştın. Kalas gibi kımıltısızdın. Yaşamıyordun artık kanımca. Çok geçmedi, cüzdanını çalan herif geldi. Yanında üç beş tane zibidi daha vardı. Adamlar, seni bir çember içine aldılar. Sesleri duyulmuyordu gecenin içinde. Cüzdanını çalan iblis, bir sigara yaktı. İçmedi ve yanındakine verdi. Sigara tam bir tur atamadan tükenmişti karanlıkta. Kahkaha atıyorlardı habire. İkisinin üstünde takım elbise, birinde şort vardı. Birisi, mini etekli bir travestiyi andırıyordu. Adamın biri ise cüceydi. Çocuk olmadığı her halinden belli oluyordu. Cüce, senin üzerine çullandı saniyeler sonra. Tek gördüğüm, cücenin bacaklarını senin, bacak aranla buluşturduğuydu. Sen nefes bile almıyordun sanırım. Cüce vurdukça, eğlence tatlanıyordu. Travesti görünümlü mini etekli adam, cüceyi kocaman elleriyle çekti ve diğer adamlar yere çöktüler. 


Senden geriye bir ceset kalacaktı bu gidişle. Bu gidişe bir dur demek fikri can sıkıyordu. Travesti, cüceyi tokatladı. Darbeyi alan cüce, pis dişlerini sıkıyor ve küfrediyordu. Cücenin üstünde kırmızı külot ve benekli atlet vardı. İs karası renkleri zor seçiliyordu sokak lambasının yapay ışığı altında. Hınçlanan travesti sana baktığında nefes aldığını gördü. Ben sevinmiştim bu duruma. Cüceyi, tek eliyle senin üstüne fırlattı. Güdümlü cüce hedefini vurmuştu. Bunu gören şortlu adam, cüceyi nişan aldı cebindeki tabancasını çıkarıp. Beyni yerlere saçıldı aşağılık cücenin. Bir kısmı da senin üzerine sıçradı ve hoş bir görüntü oluşturmadı açıkçası. 


Adamlar baş başa vermişlerdi on dakika sonra. Seni nasıl yok edeceklerini konuşuyor olabilirlerdi. Korkum artmıştı artık. Travesti gür sesiyle toplantıyı yardı. Gözyaşları ile daha bir insan görünüyordu şimdi. Senin yanına geldi ve kucağına oturdu birden. Devinimleri hızlandı. Işıltılı bir çorap geçirmişti bacaklarına. Cüceden arta kalanlar, yaşamdan eksilenleri bütünlüyordu. Travesti hızını artırdı üzerinde. Gidip geliyordu kucağında. Hayvani çığlıklar atıyor ve zevke ulaşmaya çalışıyordu. O an orada evrim geçirdiği düşünülebilirdi. Cücenin beyninden bir parça, travestinin eteğine zamklanmıştı.


Gece tükeniyordu dakikalar ilerledikçe. Ateş yaktılar insan azmanları senin dibinde. Nefes alıyordun belirgin bir şekilde. Gözlerini açtığın anı ben gördüm. Perdelerini seyircisiz bir salona açan tek kişilik bir oyuncu kadar çaresizdin ve öte yanda kendisini izlemeye gelen seyircilerin oyununa gelen bir oyuncu kadar kızgındın. Kucakladı takım elbiseli adamlar senin gövdeni. Ateşin üzerine attılar. Kıvılcımlar içinde, inlemen gerekiyordu. Parlaklık koku ile birleşmişti o kavruk anda. Sen inlemiyordun ve gözlerini bana dikmiştin. Kollarının derisinin yüzüldüğünü seçebiliyordum o mesafeden. Yanan plastik şişelere benzemişti kolların. Ortalığı pişmiş insan kokusu dolduruyordu. Memnundun halinden. Ölümün böylesi gösterişlisi zor bulunurdu hakikaten. Yüzünde az evvel görülen kızgınlıktan bir iz yoktu. Bana bakıyordun halen. Hüzünlenmiştim. Sana aşık olduğumu o hüzün öğretti bana. Travesti, yine ağlamaya başladı ve seni ateşin içinden çekip çıkardı. Kolların hala tütüyordu. Buram buram yanıyordun. Şimdi, kuklamsı bir şeydin. Oradan oraya sürüklenebilme özelliğin vardı. 


Travesti, huzursuzlanmıştı bu gösteriden. Adamlara çıkıştı ve seni savundu elverdiği ölçüde. İki takım elbiseli ve bir şortlu adam sinirlendiler bu tepki karşısında. Cüzdanın çalan şerefsiz ortalıkta görünmüyordu. Kör bir testere ile çıkageldi insaf bilmez emekçi. Adamlar el çırptılar ve tempo tuttular bir ağızdan. Travesti, arkasını dönerek kulaklarını kapattı. Sesi ağlamaklıydı ve çaresizce bağırıyordu. Cüzdanını çalan şehir şebeği, puflaşmış ve koyu bir zift görünümündeki kollarını kesiyordu. Akan bir kan görmedim itiraf etmek gerekirse. Ateş, kanını emmişti elbette. Budalalar, çıldırasıya sevinmişlerdi bu budama işine. Sen, gözlerini bana sabitlemiştin ve beni takip ediyordun. Rahatsız olmuştum o an. Takatim kalmamıştı bu arsız bakışların karşısında. Bana aşık olduğuna emindim senin de. Seninle ilgili çok önemli bir olay oluyor ve sen gözlerini benden ayıramıyordun bile. Bu aşk değil de neydi?


Kolun kanadın kırıktı bu saatten sonra. Bir destekçiye ihtiyacın olacaktı ve kusura bakma bu ben olmayacaktım. Travesti arkasını döndü. Mutsuzdu eski erkek. Sana baktığını biliyordun onun. Beni kıskandırmak için bakışlarını ona döndürdün. Travesti kırıttı, beyin parçacığı desenli çoraplarının süslediği dizlerini kırarak sana karşılık verdi. Gülümsüyordunuz birbirinize ve  nispet yapıyordunuz eşe dosta. Cüzdanını çalan çalgıcı piç, kollarını yonttuktan sonra, ellerini çöpten apardığı ceketinin iç yüzüne sürerek arındı ve kolunun azalsa da varolan artıklarını bir poşete tıkıştırarak ayaklandı. Bir koşu yan sokakta kokoreç satan seyyar heriften gıda temin etti. Şimdi poşetin içinde birsürü ekmek dolusu kokoreç vardı. Sana da uzattı bir parça kokoreç, cüzdanını çalan ve paranla kokoreç alan imansız. Canım çekti. Kokusu, senin yanık kollarının kokusunu bastırmıştı. Adamlar ve travesti ziftlendiler ekmek arası kokoreçleri. Adamlar koko koko diye ritim tutturdular yine ve biraz daha hareketli bir ezgiyi dillendirdiler. Sesleri pop müzik için uygundu aslında. Şortlu adam senin üstüne kustu oracıkta. Et parçaları suratında patladı. Adamın midesinin niye bozulduğunu anlamadım ama. 


Sayfaları parçalanmış ve kapağı yanmış kitabı buldu travesti. Son sayfasını açtı ve bir satır okudu sohbet ehli için. Buza tuttu her yer. İklim döndü satırlar okundukça. Kustu her biri. Kokoreçin senin kollarından arta kalanla yapıldığını biliyordun. Gülümsedin. Beni de biliyordun. Kitabın yazarı sendin değil mi? Satırı satırına her şeyi planlamıştın ve önceden görmüştün herhalde. Travesti, kitabın son cümlelerini içinden okurken, cüzdanını çalan adi angut hariç hepsi birden kaçıyordu karanlığın yuttuğu sokaklara. Travesti yanına uzandı ve öptü is kokan dudağını şefkatle. Cüzdanına kasteden can düşmanın yanına çöktü ve gülümseştiniz. Şimdi üçlü bir kahkaha tufanı yükseliyordu ağacın dibinden. Ben şoke olmuştum. Niçin bunu yaptığını anlamıyordum. Yanındaki travesti ve cüzdanını sahiplenen çomar, seni ayağa kaldırdılar. Canlı cenaze gibiydin doğrusu. Ortadan kayboldu cüzdanını çalan hayvan tekrar. Biraz seviştiniz travestiyle oracıkta. Bana doğru döndünüz ikiniz de. Bana aşık değildin, orospu çocuğu. 


Elinde iki takma kolla yeniden belirdi cüzdanını çalan ama az sonra hem kollarını takan hem de cüzdanını yerine istifleyen herif. Travesti, ağacın dibine eğildi ve ustaca gizlenen çantayı açarak, pansuman yaptı sana. Elbiselerini değiştirdiler. Hiçbir şey olmamış gibiydin artık. Kitabın muhtemelen ikinci cildini aldın ellerinin arasına zorla. Sana aşık olmuştum. Travesti, yitti gözden yeni avlar bulmak için değil mi? Sen yine sokağın başına ilerledin. Karanlıktı. Elinde kesinlikle farklı bir kitap –yine sen yazmıştın- vardı. Ona teslim etmiş numarası yaptın ruhunu. Öksürdüm ben kayıtsızlıkla senin de istediğin gibi. Bana doğruldu gözlerin bunu beklermişçesine. Çöpe yığıldın ve içten bir “teşekkürler” döküldü ağzından. Bana aşık olduğunu biliyordum.



--------
13 Temmuz 2011 Çarşamba
01:54:02

No comments:

Post a Comment