Modern Çağın Haberleri: Hızlı, Bölük pörçük, Derinliksiz
Çin'de korkutan patlama
Çin'in kuzeyindeki Tiencin şehrinde büyük bir patlama meydana geldi. Patlamada 7 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. Şinhua ajansının haberinde, patlamanın, Yeni Binhay bölgesinde "tehlikeli maddelerin" saklandığı bir depoda meydana geldiği belirtildi.
Çin'in kuzeyindeki Tiencin şehrinde büyük bir patlama meydana geldi. Patlamada 7 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. Şinhua ajansının haberinde, patlamanın, Yeni Binhay bölgesinde "tehlikeli maddelerin" saklandığı bir depoda meydana geldiği belirtildi.
Alain de Botton’un Haberler-Bir
Kullanım Kılavuzu adlı eserini okuyan birey, eserin bitiminde Google Haberler’e baktığı zaman,
üsttekine benzer, popüler bir haberle karşılaşacaktır. Bahsi geçen haber,
yeterince ürkütücü, ilgi çekici görünmektedir. Aslında bir “haber” sanılandan
daha da etkili bir algı oluşturma aracıdır. Alain de Botton, Haberler’de modern zamanlardaki “haberlerin”
çarpıcı, tüketilebilir ve derinliksiz yapısına dikkat çekmekte ve “işlevlerinin”
bundan ötesi olduğuna inanmaktadır.
Altı başlık altında incelenen haberler, somut örneklerle
derinleştirilmiş ve felsefi bakışla zenginleştirilmiştir. Bu başlıklar “Politika,
Dünyadan Haberler, Ekonomi, Ünlüler, Felaket, Tüketim” olarak belirlenmiştir. Özellikle,
dinin yerini haberlerin aldığını iddia eden Botton, bu görüşünü Hegel’in şu
sözü ile destekler: “İnsanlara yol göstermek ve en temel otorite olmak
konusunda dinin yerini haberler aldığı zaman toplumlar modernleşir.” (Botton
11) Özellikle, her on beş dakikada bir haberlere bakma arzusu taşıyan
insanların çokluğu ve haberlerin ciddi, bilgi verici yapısı göz önünde
bulundurulduğunda modernleşmenin haberlerle şekillenen yüzüne dikkat etmek
gerekir. Modern insan, haberleri büyük bir merakla takip eder. “Bizim payımıza
düşenlerden çok daha vahim ve çetin meselelerin var olduğunu bilmek ve geniş
çaplı bu sorunların kendi endişelerimiz ve şüphelerimizden ağır basmasına izin
vermek, kaygılarımızdan uzaklaşmamızı sağlıyordur belki.” (14) Botton, bu
incelemesinde haberlerin neden önemli olduğunu sorgular ve bu sorgulamanın
haberleri önemsiz saymak anlamına gelmediğini vurgular.
Politika başlıklı
bölümde, can sıkıntısının varlığından söz edilir. Gereğinden fazla yakından
bakıyoruz, diyen Alain de Botton, izleyicinin ilgi duyması için başyapıtla
izleyici arasında bir mesafe olması gerektiğini savunur. (24) Oysa haber
bültenleri, bilgiyi hemen edinmenin daha iyi olduğunu varsayarlar ve daha
kapsamlı bağlantıları görmezden gelirler. Modern politikada, haberlerin önemine
değinen Botton, bu kanal aracılığıyla liderlerimizi tanıdığımızı, onların
ülkeyi yönetmek için ne kadar uygun olduğuna karar verdiğimizi, günün acil
ekonomik ve toplumsal güçlüklerine karşı tutum belirlediğimizi ifade eder. (31)
Ancak, durmadan değişen haber bülteni akışı yüzünden, politik bir tutum
geliştiremediğimizi belirten yazar, haklıdır. Bu hızlı akış, bizi sıkılan ve
uzaklaşan kişilere dönüştürmektedir. Düzensiz, bölük pörçük ve kesintili
sunulan (32) haberler, kafa karışıklığına yol açmakta ve halkı politikadan uzak
kılmaktadır.
Toplumda, haberlerin işlevini değerlendiren Alain de Botton,
haberlerde asla madalyonun neşeli yüzünün yansıtılmadığını savunur. (42)
Sonrasında ise haberlerin görevini belirtir: “Haberler gün be gün bize toplumumuzun
en kötü başarısızlıklarını hatırlatmanın yanı sıra –bazen- toplumun gururunu
okşamalı, metanet ve umut sahibi olma yetisini geliştirmeli ve
yönlendirmelidir. (45) Gerçekten de haber bültenlerinin dinamikleri ‘korku ve
öfke’ gibi kavramlar üzerine inşa edilmiş gibidir. Korkularımızın körüklendiğini
ve toplumumuza, dünyaya olan güvenimizin giderek azaldığını hissederiz. “Haberler
çok büyük değişiklikler ve gelişmeler olacağı vaadiyle bizi sürekli boşu boşuna
umutlandırır.” (54) Bu umutlar gerçekleşmeyince, öfkeli bir hâle bürünürüz. “Haberlerin
yapması gereken öfkeli yanıtları ortadan kaldırmak değil; doğru gerekçelerle,
doğru miktarda ve doğru uzunluktaki sürelerde-ve yapıcı bir şekilde-
öfkelenmemize yardımcı olmaktır.” (56) Botton, haberlerin ‘nüfuzlu kişilerin
kirli çamaşırlarını ortaya sermek ve gaf haberciliği yapmak gibi görevlerinin
de sorgulanması gerektiğini düşünür. Ona göre, temel gaye “ulusun gelişmesine
yardımcı olmak sevdası” (65) olmalıdır. Haberlerin en asil vaadi, “cehaleti
kısmen ortadan kaldırabilecek, önyargıları giderebilecek ve gerek bireylerin
gerek ulusların zekâ seviyesini yükseltebilecek” (68) olmasıdır.
Otoriter görünmeyi başarabilen haberleri değerlendiren Botton,
Gustave Flaubert’in de gazetelere olan tepkisini dile getirir. Flaubert,
gazetelerden nefret eder çünkü düşünme işini üstlenmelerini benimsemez. (69) Ona
göre haberler, aptallığa destek çıkmış ve iktidarı ahmakların eline vermiştir.
(71) Bir bakıma ‘modern aptallar’ türemiştir. Modern aptal, “eskiden bilinmesi
yalnızca dâhilere nasip olan şeyleri muntazaman öğrenebilir ama yine de hâlâ
aptaldır.” (70-71)
Eserin ikinci bölümü Dünyadan
Haberler başlığını taşır. Botton, genellikle dünyadan haberlerin
hazırlanmasına yön veren etkeni tarif eder: “Aktarılan olay ne kadar rahatsız
edici, trajik ya da ölümle ilgiliyse o kadar ‘önemli’dir.” (83) Eseri
değerlendiren bu incelemenin girişinde yer alan “Çin’de korkutan patlama”
başlıklı haberin doğası da böyledir: Rahatsız edici, korkutucu ve ölümcül. Ancak
Botton, çok önemli bir detayı fark eder. Biz, dünyadaki bu olaylara yeterince
ilgi göstermeyiz. Bunun sebebi şöyle ifade edilir: “Bir yerde yaşanan üzücü ve
dehşet verici kesintilerin bizi adamakıllı endişelendirebilmesi için o yerin
normal hâli, gündelik hayatı, rutinleri ve halkının mütevazı umutları hakkında
bir fikir sahibi olmamız şarttır.” (84) Dış haberlerin bize bu ülkelerle ilgili
daha verimli, detaylı bir resim sunması gerekir. Botton’a göre dış haberler bize
kiminle ve nerede savaşmamız gerektiğini, kiminle ticaret yapıp kime sempati
beslememiz gerektiğini söylemek ister. (86) Botton haklıdır. Başka diyarlar
hakkında elde edilecek daha fazla bilgi bizi büyüler. Uganda ile ilgili şu
bilgiler ilgi çekicidir: Gelinlerin düğün günü damatlara keçi hediye etmesi,
akşam yemeklerinde sim-sim ezmeli luwombo yenmesi, sabahları açık mavi
gökyüzünde süzülen ve telefon tellerine tüneyen marabut kuşları, turakolar ve
dokumacı kuşlar, ‘Acele işe şeytan karışır” anlamındaki eski Uganda atasözü ‘Mpola mpola, otuuka waala.’ (97-98)
Botton’un önerisi nettir: “Dış haberler olaylara ilgimizi çekerken sanattan
alabileceği bazı derslere açık olmalı; şairlerin, seyahat yazarlarının ve
romancıların zanaatlarının bazı yönlerini habercilere aktarmasına izin vermeli”
(110) Bu sayede, dünyaya, dünyadaki diğer insanlara, bize benzeyen ve bizden
ayrılan yönleriyle bakma şansımız olacaktır.
Bu bölümde ayrıca fotoğraf
unsurunun niteliğini de inceler Botton. Ona göre yayınlanan fotoğrafların büyük
çoğunluğu sıkıştırılmış, şahsiyetsiz, tekrarcı, klişeleşmiş ve ikincil derecede
önemli görünmektedir. (112) Fotoğrafın başlı başına bilgi taşıyan bir mecra
olduğunu hatırlamakta fayda vardır. Yazıdaki düşünceyi kanıtlama amacı taşıyan
niteliksiz, kötü görsellerin dışında ilham verici, etkileyici, değerli
fotoğraflara da ihtiyaç duyulmaktadır.
Çalışmanın üçüncü bölümü Ekonomi
başlığını taşır. Haber kuruluşlarının firmaların ekonomik faaliyetlerini
aktardığını dile getiren yazar şu eleştiriyi sunar: “Neler olup bittiğini bize
aktarırlar, ama nelerin olabileceğine ya da olması gerektiğine dair herhangi
bir fikir ortaya koymazlar.” (138) Sadece yatırımcıları, hisse sahiplerini
alakadar eden bir haber anlayışı, yetersiz görünmektedir. “Nestle, Sharp” gibi
firmalardan örnekler sunan Botton, bu kuruluşların hikâyelerinin de aktarılması
gerektiğini savunur. Sunulan sadece ekonomik veriler olmamalıdır. Bunların
arkasındaki kaygı, başarı, korku, zafer gibi duygular da haberlerin gündeminde
yer almalıdır.
Dördüncü bölüm Ünlüler
olarak adlandırılmıştır. Ünlülere duyulan hayranlığa değinen Alain de Botton,
bu duygunun niteliğini ifade eder: “Hayranlık besleme dürtüsü, ruhlarımızın
kökü kazınamaz ve önemli bir özelliğidir. Görmezden gelmek ya da kınamak onu
yok etmeyecektir.” (160) Antik Atina Şehir Devleti’nden söz eden yazar, bu
devlette hayranlık beslemenin utanılacak bir durum olmadığının altını çizer.
Şehirdeki el üstünde tutulan erdemleri listeler: Demokratik yönetim, askeri
kahramanlık, entelektüel özgürlük, yurttaşlık onuru, sanatsal ifade ve
atletizm. (162) Hayranlık duygusunu şu sorgulama ile sürdürmemizi ister: “Bu
ünlüden neler öğrenebiliriz?” (165) Ünlülerin bir çeşit rol model oldukları
doğrudur. Onlara duyulan ilgiyi reddetmektense bu ilginin sebeplerini
sorgulamak daha yerinde bir davranıştır. Haber bültenleri de bu bağlamda, “ünlü
kişilerin psikolojik açıdan zengin, eğitici tasvirlerini” temin etmelidir. (166)
Ayrıca başkalarının başarılarına duyduğumuz haset duygusunun da haber
bültenlerince önlenmesi mümkündür. Elde edilen başarıların daha detaylı
aktarılması, bu başarıları kabul etmemizi ve anlamamızı sağlayacaktır.
Bugünkü şöhret arzusunu da irdeleyen Botton, eşit muamelenin
olmadığı, saygı kavramının eksik olduğu toplumlarda şöhret arzusunun fazla
olduğunu söyler: “Şöhret arzusunun özünde dokunaklı, kırılgan ve basit bir
istek yatar: İyi muamele görmeye duyulan özlem.” (176) Yine de şöhret arzusunun
tek kaynağının saygı eksikliği olduğunu söylemek yetersizdir. Küçüklükten gelen dışlanmışlıklar, aşkın ego
istekleri de bu arzunun tetiklenmesine neden olabilir.
Eserin beşinci başlığı Felaket
adını taşır. Haberlerin sürekli felaket olaylarına yer verdiğini ifade eden
yazar, dehşet verici bu olayların etkisi altında kaldığımızı söyler. Gerçekten
de nereye baksak, yıkım, terör, tecavüz, cinayet haberleri çarpacaktır
gözümüze. Haberlerin bunları aktarırken daha nazik olmasında fayda vardır.
Felaketlerin genel ve yararlı bir mesaj taşıdığını düşünen Alain de Botton,
bunu şöyle izah eder: “Araba kazaları, kanserler, patlamalar ve yangınlar
başarısızlıklarımızı göreceli hâle getirir. (…) İnsanlık acı çekmektedir.” (205) İnsanlığın yaşadığı büyük
trajediler, dışımızda oluşturduğu panik ve korkunun yanı sıra ruhumuzda da bir ‘sorgulama
ve durumundan hoşnut olma hâli’ yaratırlar. Korkunç kaza haberleri, hayattaki
önceliklerimizi gözden geçirmemize yardımcı olurlar. Bunun sınırlarını Botton
şöyle çizer: “Başkalarının başına gelen kazalardan çıkan dersi –yani son derece
narin ve gelip geçici olduğumuzu- içselleştirmeli; ama diğer yandan bu
kazaların ayrıntılarına gereğinden fazla kapılarak, başkalarının felaketlerinin
kendimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmemek için birer mazerete ya da
araca dönüşmesine de izin vermemeliyiz.” (211)
Doğa haberlerini
de felaket başlığı altında inceleyen Botton, doğanın bize haddimizi
bildirdiğini ifade eder. (218) Büyük meteorolojik felaketlerin karşısında
hepimiz kendimizi küçük hissederiz ve bu bazen, iyi bir şey de olabilir. Sağlık haberleri incelemesinde ise Alain
de Botton’un öne çıkardığı bir gerçek vardır: “Haberleri sürekli kontrol etmek
zorunda oluşumuzun nedenlerinden biri de budur: Her an gerçekliği kökünden
değiştirecek birtakım olağanüstü gelişmelerin meydana geldiğini öğrenebiliriz.”
(222) Haberler, sağlık alanında biraz daha umutlu görünmektedir.
Çalışmanın son başlığı modern toplumların önemli
kavramlarında olan Tüketim’dir. Tüketim
çağındayız. Bir şeylere sahip olmak istiyoruz. Botton’a göre, bir şeylere sahip
olmak isteriz ve onlara sahip olma aracılığıyla da değişmek arzusunu taşırız. (230) Yeni bir mont giyeriz ve kendimizi
daha özgüvenli hissederiz. Şık bir restorana gideriz ve onun gibi olmayı
isteriz: Rahat, itibarlı, keyifli, sade olmaktan memnun, doğayla iç içe, huzur
içinde. (230) Botton, ideal bir tüketici haberleri köşesinde özgüven ve huzur
gibi kategoriler bulunması gerektiğini söyler. “Haberlerin satın alınabilecek
şeyleri sunarken kullandığı kategoriler, dil, konumlandırma ve işaretlerin neye
sahip olmamız ya da ne yapmamız gerektiğiyle ilgili hislerimiz üstünde
olağanüstü bir etkisi vardır.” (234) Kültür sanat haberleri ise, ruhumuz için
faydalıdır. Botton, sanatın tedavi edici olduğuna inanır ve kültür sanat
editörlerinin birer eczacı gibi davranmasını ister. “Kültür sanat haberciliği,
yalnız kalmış, kafası karışmış, korkmuş, yaralı ruhlarımızı, ayakta kalmamıza ve
gelişmemize yardım edebilecek gibi görünen sanat eserlerine doğru
yönlendirmelidir.” (238)
Sonuç olarak, Alain de Botton, Haberler kavramını altı başlık altında incelemiştir. Haberlerin işlevinin tahmin edilenden fazlası
olduğunu gören yazar, haberlerin aktarımında başvurulması gereken ilke ve
önceliklerden söz etmiştir etmesine ama kitabın sonunda kendi için dünyamızdaki
haberlere odaklanmamız gerektiğini belirtmiştir. Hızla akan, etrafımızdaki
herkesi neredeyse tacizci ya da katil gibi gösteren haberlerden bir an olsun
sıyrılmak faydalı olacaktır. Birey, kendi iç sorgulamasını yapmak şartıyla haberlerden
de çok şey öğrenecektir ama haberlerin de biraz daha derinlikli, belki edebi
lezzette, çabuk tüketilir nesneler olmaktan uzak, sanatla harmanlanmış ve tecrübe
sunan ürünler olması gerekmektedir.
Haberler, hızlı hızlı akmalarına, süratle değişmelerine
rağmen, ruhumuzun ve bakışımızın şekillenmesinde sanıldığından daha önemli bir
yere sahiptir. Kendimizi, toplumumuzu, dünyayı haberler aracılığıyla
anlamlandırırız. Önümüze sürekli sunulan ‘katil, tecavüzcü kişi’, ‘dolandırıcı
politikacı’, ‘soğuk ekonomik veriler’, ‘savaş ya da barış dolu ülkeler’, ‘tüketim
çılgınlığı’, ‘şöhret tutkunu tip’, ‘felaketler’ dışında da bir dünya vardır.
Dirayetli insanlar, güzel doğa, çalışkan ama sıradan insanlar, ülkeler ve
ilginç, değerli yönleri, nitelikli politikacılar, ekonomik başarı hikâyeleri
vardır. Bizi sürekli büyüleyecek haberler vardır. Bizi büyüleyecek ve
geliştirecek haberler, daima, umutla, vardır.
Kaynak
Botton, de Alain. Haberler.
Bir Kullanma Kılavuzu. Çev. Zeynep Baransel. İstanbul, Sel Yayıncılık,
2015.
Baskı.
Baskı.
No comments:
Post a Comment