August 13, 2015

Alain de Botton//Haberler-Bir Kullanma Kılavuzu (Mayıs 2015)



Modern Çağın Haberleri: Hızlı, Bölük pörçük, Derinliksiz

Çin'de korkutan patlama  
Çin'in kuzeyindeki Tiencin şehrinde büyük bir patlama meydana geldi. Patlamada 7 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı. Şinhua ajansının haberinde, patlamanın, Yeni Binhay bölgesinde "tehlikeli maddelerin" saklandığı bir depoda meydana geldiği belirtildi.

Alain de Botton’un Haberler-Bir Kullanım Kılavuzu adlı eserini okuyan birey, eserin bitiminde Google Haberler’e baktığı zaman, üsttekine benzer, popüler bir haberle karşılaşacaktır. Bahsi geçen haber, yeterince ürkütücü, ilgi çekici görünmektedir. Aslında bir “haber” sanılandan daha da etkili bir algı oluşturma aracıdır. Alain de Botton, Haberler’de modern zamanlardaki “haberlerin” çarpıcı, tüketilebilir ve derinliksiz yapısına dikkat çekmekte ve “işlevlerinin” bundan ötesi olduğuna inanmaktadır.

Altı başlık altında incelenen haberler, somut örneklerle derinleştirilmiş ve felsefi bakışla zenginleştirilmiştir. Bu başlıklar “Politika, Dünyadan Haberler, Ekonomi, Ünlüler, Felaket, Tüketim” olarak belirlenmiştir. Özellikle, dinin yerini haberlerin aldığını iddia eden Botton, bu görüşünü Hegel’in şu sözü ile destekler: “İnsanlara yol göstermek ve en temel otorite olmak konusunda dinin yerini haberler aldığı zaman toplumlar modernleşir.” (Botton 11) Özellikle, her on beş dakikada bir haberlere bakma arzusu taşıyan insanların çokluğu ve haberlerin ciddi, bilgi verici yapısı göz önünde bulundurulduğunda modernleşmenin haberlerle şekillenen yüzüne dikkat etmek gerekir. Modern insan, haberleri büyük bir merakla takip eder. “Bizim payımıza düşenlerden çok daha vahim ve çetin meselelerin var olduğunu bilmek ve geniş çaplı bu sorunların kendi endişelerimiz ve şüphelerimizden ağır basmasına izin vermek, kaygılarımızdan uzaklaşmamızı sağlıyordur belki.” (14) Botton, bu incelemesinde haberlerin neden önemli olduğunu sorgular ve bu sorgulamanın haberleri önemsiz saymak anlamına gelmediğini vurgular.

Politika başlıklı bölümde, can sıkıntısının varlığından söz edilir. Gereğinden fazla yakından bakıyoruz, diyen Alain de Botton, izleyicinin ilgi duyması için başyapıtla izleyici arasında bir mesafe olması gerektiğini savunur. (24) Oysa haber bültenleri, bilgiyi hemen edinmenin daha iyi olduğunu varsayarlar ve daha kapsamlı bağlantıları görmezden gelirler. Modern politikada, haberlerin önemine değinen Botton, bu kanal aracılığıyla liderlerimizi tanıdığımızı, onların ülkeyi yönetmek için ne kadar uygun olduğuna karar verdiğimizi, günün acil ekonomik ve toplumsal güçlüklerine karşı tutum belirlediğimizi ifade eder. (31) Ancak, durmadan değişen haber bülteni akışı yüzünden, politik bir tutum geliştiremediğimizi belirten yazar, haklıdır. Bu hızlı akış, bizi sıkılan ve uzaklaşan kişilere dönüştürmektedir. Düzensiz, bölük pörçük ve kesintili sunulan (32) haberler, kafa karışıklığına yol açmakta ve halkı politikadan uzak kılmaktadır.

Toplumda, haberlerin işlevini değerlendiren Alain de Botton, haberlerde asla madalyonun neşeli yüzünün yansıtılmadığını savunur. (42) Sonrasında ise haberlerin görevini belirtir: “Haberler gün be gün bize toplumumuzun en kötü başarısızlıklarını hatırlatmanın yanı sıra –bazen- toplumun gururunu okşamalı, metanet ve umut sahibi olma yetisini geliştirmeli ve yönlendirmelidir. (45) Gerçekten de haber bültenlerinin dinamikleri ‘korku ve öfke’ gibi kavramlar üzerine inşa edilmiş gibidir. Korkularımızın körüklendiğini ve toplumumuza, dünyaya olan güvenimizin giderek azaldığını hissederiz. “Haberler çok büyük değişiklikler ve gelişmeler olacağı vaadiyle bizi sürekli boşu boşuna umutlandırır.” (54) Bu umutlar gerçekleşmeyince, öfkeli bir hâle bürünürüz. “Haberlerin yapması gereken öfkeli yanıtları ortadan kaldırmak değil; doğru gerekçelerle, doğru miktarda ve doğru uzunluktaki sürelerde-ve yapıcı bir şekilde- öfkelenmemize yardımcı olmaktır.” (56) Botton, haberlerin ‘nüfuzlu kişilerin kirli çamaşırlarını ortaya sermek ve gaf haberciliği yapmak gibi görevlerinin de sorgulanması gerektiğini düşünür. Ona göre, temel gaye “ulusun gelişmesine yardımcı olmak sevdası” (65) olmalıdır. Haberlerin en asil vaadi, “cehaleti kısmen ortadan kaldırabilecek, önyargıları giderebilecek ve gerek bireylerin gerek ulusların zekâ seviyesini yükseltebilecek” (68) olmasıdır.

Otoriter görünmeyi başarabilen haberleri değerlendiren Botton, Gustave Flaubert’in de gazetelere olan tepkisini dile getirir. Flaubert, gazetelerden nefret eder çünkü düşünme işini üstlenmelerini benimsemez. (69) Ona göre haberler, aptallığa destek çıkmış ve iktidarı ahmakların eline vermiştir. (71) Bir bakıma ‘modern aptallar’ türemiştir. Modern aptal, “eskiden bilinmesi yalnızca dâhilere nasip olan şeyleri muntazaman öğrenebilir ama yine de hâlâ aptaldır.” (70-71)

Eserin ikinci bölümü Dünyadan Haberler başlığını taşır. Botton, genellikle dünyadan haberlerin hazırlanmasına yön veren etkeni tarif eder: “Aktarılan olay ne kadar rahatsız edici, trajik ya da ölümle ilgiliyse o kadar ‘önemli’dir.” (83) Eseri değerlendiren bu incelemenin girişinde yer alan “Çin’de korkutan patlama” başlıklı haberin doğası da böyledir: Rahatsız edici, korkutucu ve ölümcül. Ancak Botton, çok önemli bir detayı fark eder. Biz, dünyadaki bu olaylara yeterince ilgi göstermeyiz. Bunun sebebi şöyle ifade edilir: “Bir yerde yaşanan üzücü ve dehşet verici kesintilerin bizi adamakıllı endişelendirebilmesi için o yerin normal hâli, gündelik hayatı, rutinleri ve halkının mütevazı umutları hakkında bir fikir sahibi olmamız şarttır.” (84) Dış haberlerin bize bu ülkelerle ilgili daha verimli, detaylı bir resim sunması gerekir. Botton’a göre dış haberler bize kiminle ve nerede savaşmamız gerektiğini, kiminle ticaret yapıp kime sempati beslememiz gerektiğini söylemek ister. (86) Botton haklıdır. Başka diyarlar hakkında elde edilecek daha fazla bilgi bizi büyüler. Uganda ile ilgili şu bilgiler ilgi çekicidir: Gelinlerin düğün günü damatlara keçi hediye etmesi, akşam yemeklerinde sim-sim ezmeli luwombo yenmesi, sabahları açık mavi gökyüzünde süzülen ve telefon tellerine tüneyen marabut kuşları, turakolar ve dokumacı kuşlar, ‘Acele işe şeytan karışır” anlamındaki eski Uganda atasözü ‘Mpola mpola, otuuka waala.’ (97-98) Botton’un önerisi nettir: “Dış haberler olaylara ilgimizi çekerken sanattan alabileceği bazı derslere açık olmalı; şairlerin, seyahat yazarlarının ve romancıların zanaatlarının bazı yönlerini habercilere aktarmasına izin vermeli” (110) Bu sayede, dünyaya, dünyadaki diğer insanlara, bize benzeyen ve bizden ayrılan yönleriyle bakma şansımız olacaktır.

Bu bölümde ayrıca fotoğraf unsurunun niteliğini de inceler Botton. Ona göre yayınlanan fotoğrafların büyük çoğunluğu sıkıştırılmış, şahsiyetsiz, tekrarcı, klişeleşmiş ve ikincil derecede önemli görünmektedir. (112) Fotoğrafın başlı başına bilgi taşıyan bir mecra olduğunu hatırlamakta fayda vardır. Yazıdaki düşünceyi kanıtlama amacı taşıyan niteliksiz, kötü görsellerin dışında ilham verici, etkileyici, değerli fotoğraflara da ihtiyaç duyulmaktadır.

Çalışmanın üçüncü bölümü Ekonomi başlığını taşır. Haber kuruluşlarının firmaların ekonomik faaliyetlerini aktardığını dile getiren yazar şu eleştiriyi sunar: “Neler olup bittiğini bize aktarırlar, ama nelerin olabileceğine ya da olması gerektiğine dair herhangi bir fikir ortaya koymazlar.” (138) Sadece yatırımcıları, hisse sahiplerini alakadar eden bir haber anlayışı, yetersiz görünmektedir. “Nestle, Sharp” gibi firmalardan örnekler sunan Botton, bu kuruluşların hikâyelerinin de aktarılması gerektiğini savunur. Sunulan sadece ekonomik veriler olmamalıdır. Bunların arkasındaki kaygı, başarı, korku, zafer gibi duygular da haberlerin gündeminde yer almalıdır.

Dördüncü bölüm Ünlüler olarak adlandırılmıştır. Ünlülere duyulan hayranlığa değinen Alain de Botton, bu duygunun niteliğini ifade eder: “Hayranlık besleme dürtüsü, ruhlarımızın kökü kazınamaz ve önemli bir özelliğidir. Görmezden gelmek ya da kınamak onu yok etmeyecektir.” (160) Antik Atina Şehir Devleti’nden söz eden yazar, bu devlette hayranlık beslemenin utanılacak bir durum olmadığının altını çizer. Şehirdeki el üstünde tutulan erdemleri listeler: Demokratik yönetim, askeri kahramanlık, entelektüel özgürlük, yurttaşlık onuru, sanatsal ifade ve atletizm. (162) Hayranlık duygusunu şu sorgulama ile sürdürmemizi ister: “Bu ünlüden neler öğrenebiliriz?” (165) Ünlülerin bir çeşit rol model oldukları doğrudur. Onlara duyulan ilgiyi reddetmektense bu ilginin sebeplerini sorgulamak daha yerinde bir davranıştır. Haber bültenleri de bu bağlamda, “ünlü kişilerin psikolojik açıdan zengin, eğitici tasvirlerini” temin etmelidir. (166) Ayrıca başkalarının başarılarına duyduğumuz haset duygusunun da haber bültenlerince önlenmesi mümkündür. Elde edilen başarıların daha detaylı aktarılması, bu başarıları kabul etmemizi ve anlamamızı sağlayacaktır.

Bugünkü şöhret arzusunu da irdeleyen Botton, eşit muamelenin olmadığı, saygı kavramının eksik olduğu toplumlarda şöhret arzusunun fazla olduğunu söyler: “Şöhret arzusunun özünde dokunaklı, kırılgan ve basit bir istek yatar: İyi muamele görmeye duyulan özlem.” (176) Yine de şöhret arzusunun tek kaynağının saygı eksikliği olduğunu söylemek yetersizdir.  Küçüklükten gelen dışlanmışlıklar, aşkın ego istekleri de bu arzunun tetiklenmesine neden olabilir.

Eserin beşinci başlığı Felaket adını taşır. Haberlerin sürekli felaket olaylarına yer verdiğini ifade eden yazar, dehşet verici bu olayların etkisi altında kaldığımızı söyler. Gerçekten de nereye baksak, yıkım, terör, tecavüz, cinayet haberleri çarpacaktır gözümüze. Haberlerin bunları aktarırken daha nazik olmasında fayda vardır. Felaketlerin genel ve yararlı bir mesaj taşıdığını düşünen Alain de Botton, bunu şöyle izah eder: “Araba kazaları, kanserler, patlamalar ve yangınlar başarısızlıklarımızı göreceli hâle getirir. (…) İnsanlık acı çekmektedir.” (205) İnsanlığın yaşadığı büyük trajediler, dışımızda oluşturduğu panik ve korkunun yanı sıra ruhumuzda da bir ‘sorgulama ve durumundan hoşnut olma hâli’ yaratırlar. Korkunç kaza haberleri, hayattaki önceliklerimizi gözden geçirmemize yardımcı olurlar. Bunun sınırlarını Botton şöyle çizer: “Başkalarının başına gelen kazalardan çıkan dersi –yani son derece narin ve gelip geçici olduğumuzu- içselleştirmeli; ama diğer yandan bu kazaların ayrıntılarına gereğinden fazla kapılarak, başkalarının felaketlerinin kendimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmemek için birer mazerete ya da araca dönüşmesine de izin vermemeliyiz.” (211)

Doğa haberlerini de felaket başlığı altında inceleyen Botton, doğanın bize haddimizi bildirdiğini ifade eder. (218) Büyük meteorolojik felaketlerin karşısında hepimiz kendimizi küçük hissederiz ve bu bazen, iyi bir şey de olabilir. Sağlık haberleri incelemesinde ise Alain de Botton’un öne çıkardığı bir gerçek vardır: “Haberleri sürekli kontrol etmek zorunda oluşumuzun nedenlerinden biri de budur: Her an gerçekliği kökünden değiştirecek birtakım olağanüstü gelişmelerin meydana geldiğini öğrenebiliriz.” (222) Haberler, sağlık alanında biraz daha umutlu görünmektedir.

Çalışmanın son başlığı modern toplumların önemli kavramlarında olan Tüketim’dir. Tüketim çağındayız. Bir şeylere sahip olmak istiyoruz. Botton’a göre, bir şeylere sahip olmak isteriz ve onlara sahip olma aracılığıyla da değişmek arzusunu taşırız. (230) Yeni bir mont giyeriz ve kendimizi daha özgüvenli hissederiz. Şık bir restorana gideriz ve onun gibi olmayı isteriz: Rahat, itibarlı, keyifli, sade olmaktan memnun, doğayla iç içe, huzur içinde. (230) Botton, ideal bir tüketici haberleri köşesinde özgüven ve huzur gibi kategoriler bulunması gerektiğini söyler. “Haberlerin satın alınabilecek şeyleri sunarken kullandığı kategoriler, dil, konumlandırma ve işaretlerin neye sahip olmamız ya da ne yapmamız gerektiğiyle ilgili hislerimiz üstünde olağanüstü bir etkisi vardır.” (234) Kültür sanat haberleri ise, ruhumuz için faydalıdır. Botton, sanatın tedavi edici olduğuna inanır ve kültür sanat editörlerinin birer eczacı gibi davranmasını ister. “Kültür sanat haberciliği, yalnız kalmış, kafası karışmış, korkmuş, yaralı ruhlarımızı, ayakta kalmamıza ve gelişmemize yardım edebilecek gibi görünen sanat eserlerine doğru yönlendirmelidir.” (238)

Sonuç olarak, Alain de Botton, Haberler kavramını altı başlık altında incelemiştir.  Haberlerin işlevinin tahmin edilenden fazlası olduğunu gören yazar, haberlerin aktarımında başvurulması gereken ilke ve önceliklerden söz etmiştir etmesine ama kitabın sonunda kendi için dünyamızdaki haberlere odaklanmamız gerektiğini belirtmiştir. Hızla akan, etrafımızdaki herkesi neredeyse tacizci ya da katil gibi gösteren haberlerden bir an olsun sıyrılmak faydalı olacaktır. Birey, kendi iç sorgulamasını yapmak şartıyla haberlerden de çok şey öğrenecektir ama haberlerin de biraz daha derinlikli, belki edebi lezzette, çabuk tüketilir nesneler olmaktan uzak, sanatla harmanlanmış ve tecrübe sunan ürünler olması gerekmektedir.

Haberler, hızlı hızlı akmalarına, süratle değişmelerine rağmen, ruhumuzun ve bakışımızın şekillenmesinde sanıldığından daha önemli bir yere sahiptir. Kendimizi, toplumumuzu, dünyayı haberler aracılığıyla anlamlandırırız. Önümüze sürekli sunulan ‘katil, tecavüzcü kişi’, ‘dolandırıcı politikacı’, ‘soğuk ekonomik veriler’, ‘savaş ya da barış dolu ülkeler’, ‘tüketim çılgınlığı’, ‘şöhret tutkunu tip’, ‘felaketler’ dışında da bir dünya vardır. Dirayetli insanlar, güzel doğa, çalışkan ama sıradan insanlar, ülkeler ve ilginç, değerli yönleri, nitelikli politikacılar, ekonomik başarı hikâyeleri vardır. Bizi sürekli büyüleyecek haberler vardır. Bizi büyüleyecek ve geliştirecek haberler, daima, umutla, vardır.

 

 

Kaynak

Botton, de Alain. Haberler. Bir Kullanma Kılavuzu. Çev. Zeynep Baransel. İstanbul, Sel Yayıncılık, 2015.
                Baskı.

 

 

 

No comments:

Post a Comment