May 16, 2020

YASUNARİ KAVABATA/KİYOTO (1962)

Yeşilin Şiiri, Çieko’nun Hayali

 

   “Ben bir hayal olursam, Naeko benim kız kardeşim olur mu?” (Sf. 161)

 

 

Yasunari Kavabata’nın Kiyoto (Kiraz Çiçeklleri) isimli romanı 1962’den itibaren seslenir okura, görülmeyeni, es geçileni -doğanın ve Çieko’nun duru güzelliğini- haykırır bir bakıma. Dokuz bölümlük eser “İlkbahar Çiçekleri” başlığıyla ve şu cümleyle açılır: “Çieko, ihtiyar akçaağacın gövdesinde menekşelerin açtığını gördü.” (Sf. 5) 20 yaşındaki Çieko, 794-1868 yılları arasında Japonya’nın başkenti olan ve “başkentlerin başkenti” anlamına gelen Kyoto’da, kumaş toptancısı/kimono tasarımcısı bir ailenin yanında evlatlık olarak kalır, kendisinin gerçek ailesine dair bilgisi olmadığı gibi bu gerçeği öğrenme arzusu da yoktur. Doğada mutludur, ağaçların arasında. Kiraz ve sedir ağaçlarının, akçaağaç dallarının onu teskin edici bir yanı vardır.

 

Terk edilmiş çocuk: Çieko

Hâkim anlatıcı tarafından nakledilen eser, Çieko’nun başkişi olduğu bir düzlemde ilerler. Bu anlatıcı tercihiyle birçok sır farklı bölümlerde açık edilir ve okur, çözülen her parçayla metnin etkisine bir nebze daha kapılır. Çieko’yu evlat edinen ailesi, kumaş toptancılığı ile uğraşmaktadır. Babası -Takiçiro- ve annesi -Şige- onu öz çocukları gibi severler, belki de bu gerçeği daha sonra komşulardan öğrenebileceği ihtimalini düşünerek, ona ortaokula gittiği yıllarda hakikati söylerler. Bu durumu bir gün, ondan hoşlanan Şiniçi’ye aktarır Çieko: “Genç kız, birden ‘Şiniçi’ dedi, ‘ben terk edilmiş bir çocuğum’” (Sf. 18) Kumaş dokuma işlerinde eski ilhamını yitiren babanın geçmişine dair sırlar altıncı bölümde -sonbahar renklerinde- ortaya çıkar. Eski alışkanlıkları gün yüzüne çıkan Takiçiro’nun karanlık yönünü keşfedilmeye bırakıp devam edelim.

 

Aşk Çemberinde Kâbuslar: Şiniçi, Riyusuke, Sosuke

Çieko’nun güzelliği dikkat çekicidir, talipleri de fazla olur hâliyle. Şiniçi bir yanda, Şiniçi’nin ağabeyi Riyusuke öte tarafta; babasının arkadaşı Otomo Sosuke’nin oğlu Hideo ise bambaşka bir köşede. Çieko’nun babası, modaya yenik düşmüştür. Çizdiği kumaş desenleri klasik kaçar ve işleri durgunlaşır. Bu nedenle “Rahibeler Manastırı” adlı yerde inzivaya çekilmeye karar verir, orada çizimler yapar, Çieko için kimononun kuşak kısmı denebilecek bir “obi” taslağı çizer. Bunu evde dokuma işi yapan arkadaşı Sosuke’ye götürmesi ile Sosuke’nin oğlu Hideo’nun duygularını öğreniriz. Bu ilgi sağanağındaki Çieko ise “başka birinin kapısına bırakılmış olmak” kaygısıyla yüklüdür. Kâbuslar görür: “Rüyamda bir uçuruma yuvarlanıyordum, korkunç derin bir yeşilliğe doğru düşüyordum, dibi yoktu bu yeşilliğin.” (Sf. 74)

 

İkizlerin Buluşması: Çieko ve Naeko

Beşinci bölüm -Gion Şenliği- Çieko’nun ikizi Naeko ile karşılaşmasını da müjdeler: “Ben kayıp kız kardeşimi bulabilmek için dua ettim... Benim kız kardeşim sizsiniz. Tanrının takdiri bizi bir araya getirdi.” (Sf. 84) İkizi olduğunu öğrenen Çieko, bir ailesi olduğu ve terk edildiği hakikati ile yüzleşir nihayet ve öz anne-babasının öldüğünü öğrenir. İkizi Naeko, aile yanında hizmetçi olarak kalmakta, bir sedir ormanında işçilik yapmaktadır. Farklı sınıflardan olduklarını bilen Naeko mahzunlaşır, kardeşini bulmanın sevinciyle ağlar, onunla gitmeyi kabul etmez, kendini küçük görür. Kardeşlerin buluşması ve ikiz olmaları, aşk çemberinin genişlemesine neden olacaktır. Gion Şenliği sürer ama Çieko’nun içindeki şenlik doğayla doludur, Kavabata’nın eseri doğaya övgüdür: “Şenliğin gürültüsü ve musikisinden daha çok, bu dağın yamaçlarının dalga dalga yayılan musikisi, ağaçların türküleri onun kalbini etkiliyordu. Kuzey dağında beliren nice gökkuşağında da bu musikinin yankılanışını duymuştu.” (Sf. 97) Çieko’nun rahatlama mekânıdır doğa. "İnsan dünyada olmasaydı, ne Kiyoto ne de başka şehirler olmazdı. Sadece koca ormanlar ve yaban çiçekleriyle dolu kırlar olacaktı. (...) İnsan niye gelmiş dünyaya sanki? Korkunç, korkunç bir yaratık insan." diyen Naeko da  Kavabata’nın sözcüsü olur, doğayı taçlandırır. İkiz kardeşlerin sedir ormanında yağmur altında sarılarak bütünleştiği sahne, eserin en can alıcı karesi olarak okunabilir: “Sıcak yaz mevsiminde de insan dağda sağanağa tutulursa iliklerine kadar üşüyebilir; oysa Çieko’nun içinde başından ayaklarına kadar her yanını Naeko’dan gelen hoş bir sıcaklık sarıyor ve vücudunun en derin noktalarına kadar yayılıyordu. Bu anlatılması mümkün olmayan bir iç sıcaklıktı. Mutlulukla dolarak Çieko bir süre gözlerini kapattı.” (Sf. 113-114) Bu insanın kardeşiyle, ailesiyle, esas mabedi doğayla birlikte olduğu kutsal bir ândır.

 

Hayal ve Hakikatin Yeşil Vatanı: Doğa

Turistik bir rehber hüviyetine bürünen eserde Kavabata; Kiyoto’nun doğal güzelliklerini, kültürünü, şenliklerini ayrıntılarıyla betimler, yer ve gelenek tasvirlerini kullanır, zaman zaman tablo tasvirlerine (hareketlerin, tutkuların, olayların canlı ve hareketli tasviri) başvurur. Tasvirlerin bu metindeki görevi “duyguları ifade etmek” olarak belirtilebilir. Nesneler ve unsurlar karşısında anlatıcının konumunu ve yazarın niyetini görmüş oluruz. Kurgusal dünyanın başkişisi Çieko’nun mutlu olduğu kadar önemli olayları yaşadığı yerdir de doğa. Şiniçi’ye evlatlık olduğunu ormanda anlatır, ikiziyle ormandaki yağmurdan korunur/yağmura sığınır. Anlatıcının tasvirleri bu duygusal atmosferi güçlendirir niteliktedir. Şiirsel bir dille yazılan Kiyoto’da ikizlerin buluşması sembolik bir işlev de görür öte yandan. Çieko için bir obi diken Hideo, karşılaştığı ikiz kardeşini Çieko sanır, onunla evlenmek ister sonrasında. Çieko’yu elde edemeyeceğini düşünür, belki de, içten içe ve Naeko’nun bir “hayal” motifi oluşu kendi ağzından aktarılır: “Doğru! Bunu çok iyi biliyorum. Bu sefer karıştırmaksızın, ama Çieko’nun yerine benimle evlenmek istiyor. O bende Çieko’nun hayalini görüyor.” (Sf. 157) “Hayal” pek çok kez tekrarlanarak güçlü bir leitmotif olur çıkar: “insan bir hayali ne kovabilir, ne de uzaklaştırabilir. O ancak kendiliğinden kaybolabilir.” (Sf. 161) Sembolik ikizler hayal ve hakikat bütünlüğünü/zıtlığını sergilerler. Çieko, terk edilmişlik hakikatinin ezici ağırlığını Naeko’nun “hayal” vurgusunda, bu motif sayesinde hafifletir: “Ben bir hayal olursam, Naeko benim kız kardeşim  olur mu?” (Sf. 161)

 

Yeşil Hayale Yuvarlanmak: Sedir Ormanı

Şiniçi, Riyusuke ve Sosuke’nun Çieko’nun sevgisini elde etmek için yaptıklarını, Naeko’nun sonunu, baba Takiçiro’nun karanlık geçmişini öğrenmek ve yeşillikler cenneti Kiyoto’yu tanımlayan betimlemeleri gözünüzde canlandırmak için metni okumalısınız.

 

Metni okuduktan sonra Çieko elini uzatır, yeşildir elleri, bir sedir ormanıdır sözleri. Sizi çağırır, gel, der, kardeşimle -Naeko’yla ben bir hayale, yeşil bir hayalin içine düşüyoruz, dibi yok bu yeşilliğin. Açarsınız gözlerinizi, neyse ki kâbus yaşamlarınızdan bu büyülü hayale yuvarlanmışsınızdır. Naeko, kız kardeşinizdir artık.



Kaynakça


Kavabata, Yasunari. Kiyoto. Cem Yayınevi, 1968.

 

 


No comments:

Post a Comment