August 27, 2014

Kertenkedi

Ben, yeryüzünün en yüz kızartıcı suçunu işledim. Ben, yeryüzünün en yüzsüz insanıyım. Sadece izledim. Ben, yeryüzünün enyüz. B. Ulama. Ben yeryüzünen. Ben yeryüzünün insanıyım. Kuralsız.

O minik kertenkeleyi yabani otların arasında gördüm. Ben. Ben. Kel kertenkele. Kelden. Onu gördüğümde gülümsedim. Yüzümün yerine oturdu, bir tebessüm, oburdu. Neden mi? Kertenkele kımıltısızdı. Herkes hareket ediyordu, tüm insanlar, tüm iri timsahlar, tüm askerler –ellerinde silahlar, herkes hareket ediyordu, hareket ediyordu, çok hızlı, harekediyordu, çok hızlı. O, duruyordu. Ben, günlerdir koşturuyordum. O yer senin, bu yer de senin, her şey senin, bu yer benim, bu yüz benim, geziyordum. Nefes alamıyordum, kuduruyor, kendimi pençeliyordum, tırnaklarım uzamıştı, etimi kanatıyordum, güneş beni yakıyordu, neme önem veriyordum, çok hızlı yaşıyordum, birilerinin ölümünü itina ile izliyordum, etimi kanatıyordum, kan atıyordum, deri değiştiriyordum, neyim varsa atıyordum, tüm büyük beden kıyafetlerimi, kolumdaki saatleri, duvardaki saatleri, neyim varsa, kullanıp atıyordum. Müzikte ritim hızlı değişiyordu, lal la la le la, Rossini, akşama kadar, satılması gerekiyordu patateslerin, yüz bakım kremlerinin, kremli yüzlerin baktığı ekranların, lal la la le la, Figaro.

Kertenkele, pütürlü derisi ile güneşleniyordu, açıkça. Duruyordu. Yüzü ve gözü de. Otların sonsuzluğunda, duruyor, soluyor, hiç var olmamış gibi, var oluyordu.

Sonraki süreci soğukkanlı şekilde anlatabilir miyim, emin değilim. Beni iğrenç biri yapacaktı olanlar, pis bir insan yapacaktı, hızla, çok hızlı, her şey yerli yerinde olmalı ama çok hızlı, yüksek hızlı trencesine, fiber, hiper, süper ne varsa, pis bir insan, pissan, pisan yapacaktı, pisanacaktı, pisacaktı.

Pati Partisi.

 Kedinin biri belirdi, belli, delirdi, kertenkeleyi boğazladı. Pati partisi. Detay vermeyeceğim. Keskin dişlerinin arasında boğazını gezdirdi. Kıtır kıtır sesler duydum, kıtır kıtır şeyler gördüm, yazıktır, güneşi, otları ve kertenkeleyi çiğneyen bir kedi. Kedi, yeşil canlının tadını sevmedi, pütürlü kıtırlı, tükürdü. Şahidim ki, kertenkelenin boynu ak bezelerle dolmuş, şişmişti. Şahidim ki, kedi onu, yine de, pati hapsine aldı. Şahidim ki, hâlâ, kertenkele duruyordu. Kımıltısız.

Kuyruğu korkudan kopacaktı, bunu bir yerlerde okumuştum, Vikipedi, yeni gelen kuyruk eskisi kadar güçlü olamayacaktı, bunu bir yerlerde okudum, kış uykusuna yatacaktı, bunu bir yerlerde okuyorum, kedi zehirlenecekti, bunu ben ürettim.

Durumun bende yarattığı tesiri atlatmam çok sürmedi. Hazır kahve, hazır çay, buzlu kova, hazır tost, plasebo, hazır film, hazır arkadaş, hazır hızır, yuh, hazır kavga, hazır barış, çabuk çorba, çabuk çabuk, hızlı hızlı.

Tekrar geldiğimde kedi gitmişti, zehirlenmişti belki de, kertenkele sırt üstü, boylu boyunca uzanıyordu zeminde, duruyordu. Değişen bir şey yoktu, kertenkele duruyordu, ben yine neşeleniyordum, yineşeleniyordum, galiba kertenkele hep orada duracaktı, başka bir kedi daha gelecek ve onu ters düz edecek, galip gelecekti. Galiba, gece gündüze dönecekti, galiba, gündüz geceden önceydi, galiba galip olmak garipti.

Kediyi bulmalı, bunların hesabını sormalıydım. Buna izin vermemeliydim. Kremli ellerimle şampuanlı saçlarımı avuçladım, ah vah, zihnimi yokladım. Değişik düşünme yöntemlerini denedim, zihin kovası, buzlu sandalye, drama ile arama. Hepsini, hepsini, tümünü düşündüm! Bu konularda sertifika edilmiş bilgilerim vardı. Kur kur, kur. Al. Sız.

Kediyi bir tenhada yakaladım. Patilerini yalıyor, güneşleniyordu. Tüyleri parlak ve gösterişliydi.

Beni görünce celallendi, tüyleri kabardı, az önceki sevimliliği sona erdi, katır gibi kahkaha atan bir kedi oldu. Katır gibi, bol ağız. Katırı da geçti kahkahalar, bir tır katıra bedel hale geldi. Konuştuk. Konuşmamızı aktarmayacağım. İşin aslı, gibidir, kedi kertenkeleyi ziyan etti.

Öz bilgi: Herkes yediğine dönüşür.

Kedinin Yaşam Haritası: Kedi, azgın, kuyruğundan kıstırıldı bir ölü ağacın gölgesinde. Kedinin kuyruğu boğum boğum oldu, kur kur bir sertifikaya döndü, kör bir yılana, kuyrukta bekleyen emeklilere döndü kuyruk, acı soğana, kıtır kıtır duran kertenkeleye döndü. Kedi sızıdan ağaçlara savurdu kendini, kuyruğunu yiyemedi, beceremedi, kafasını dallara vurdu, gözlerini kan etti, yüzünü kan etti, bazen acı giderek katlanıyor, bayıldı, öldü, kaldı kahkaha attığı yerde, toprak kanatlı bir kelebek, kedinin attığı son kahkahayı yedi.

Kertenkelebek.

Ben, yeryüzünün en yüzsüz insanıyım. Sadece izledim.

Döngü.

Ek: Keleb.

Kelebeğin bacaklarını kopardı önce arılar, bacaklarını yediler, yaban arıları, beşer onar saldırdılar kelebeğe, toprak kanatlarını kaldıramadı narin, yüzü toprağa çakıldı, arılar bal eylediler kelebeği.

---------------------------

Bu kadar hıza dayanamayacağım, bu kadar zulme, savaşa, neşeye, buza, kovaya, müziğe, bilgiye, ilgiye dayanamayacağım. Bu kadar çabuk yaşayamayacağım.

Yavaşla, göreceksin!

Çırılçıplak kalıyorum, söküp atıyorum üzerimdekileri, bir yandan ağlıyorum, onu bile çarçabuk yapmışım, erkekler, kediler, kelebekler, arılar ağlamaz, içimde bir bulut var, içimde sis var, birikmiş faturalar, erken tatil rezervasyonları, iddaa kuponları, bozuk cümleler var içimde, nefes bile alamıyorum. Sıfırdan sıfır. Ben, yeryüzünün en yüz kızartıcı suçlarının tümünü işliyorum şimdi! İşte şimdi işliyorum asıl, koşuyorum, kertenkediyi, kertenkelebeği, kelebekten arıyı, sıfırdan sıfırı, kediden insanı, kedinsanı topluyorum. Nefes alamıyorum, kuduruyor, kendimi pençeliyorum, tırnaklarım uzamış, etimi kanatıyorum, güneş beni yakıyor. Yeryüzüne bakıyorum, yerin ne kadar yüzü varsa o kadar bakıyorum, kendi yüzüme bakıyorum, dokunuyorum, pürüzlü, çirkin, topladığım hayvanlardan oluşan kertenhayvanı yüzüme vuruyorum. Yüzümü deşiyorum, kendimle yüzdeşiyorum, hızla, çabuk, çabuk, yere yığılıyorum, kafam, toprak, çarpsın, görüyorum, görüyorum!

No comments:

Post a Comment