September 21, 2014

TAVAN yahut 1 “SESSİZ EV” anlatısı*


                                                                                                                                                                       Orhan Pamuk’a ithafen…

“Ama beyinlerimiz sürekli hikâye arayan ve yutan birer obura benziyor. Bu hikâye düşkünlüğünden kurtulmalıyız! O zaman özgürleşeceğiz, dünyayı olduğu gibi göreceğiz o zaman! Anlıyor musun?” (Sessiz Ev//Sayfa 174)

O zaman ben de, belki, seni düşünürüm Selahattin, bizi düşünürüm, Allah’ı düşünürüm, derdim o zamanlar, bağırırdın sen, Fatma derdin, sus Fatma, şimdi konuş, hepimiz yalancıyız, Doğu yalancı Fatma, derdi Selahattin, derdin, Allah yok Fatma, Allah yok, din yok, inanıyorsun değil mi, bana, değil mi? İnanıyorum, derdim, korkarak, susarak, konuşmayarak, ölümü keşfettim Fatma, evet Selahattin Bey, evet, ölümü ve Batı’yı keşfettim, sus, Fatma, tembelsiniz, sen neden dövdün Fatma, çocuklarımı, neden, suç ve günah, Fatma, derdim o zaman, sus, konuşma, dermanım yok, ben dövmedim, sen zaten, derdim, hiçbir zaman yanıma gelmedin geceleri, hep o kulübeye, hep o hizmetçi orospunun yanına gittin, onlar benim çocuklarım, derdin Selahattin, değil, piç onlar! Şimdi bana vuruyorsun Selahattin, ansiklopedimi bitirmem gerek Fatma, ölüm maddesindeyim, ölümü keşfettim, söylemiştin bunu, söylemiştin, çok konuşuyorsun Fatma, ölmeyi hak ediyorsun, Doğu gibisin, aylak ve amaçsız, yüzüme yine vururdun, kan gelirdi, koyulaşıyor yüzüm, ben böyle anlarda ördüğüm örgüleri düşünürdüm, örgülerdeki kusursuzluk arzumu, yok Fatma, vurma Selahattin, artık yeter Fatma, artık anla! Ölüm yok, ölüm varsa ben yokum, Fatma, evet Selahattin, derdim, ağzıma vururdun, koyu, kanıyor, niye sevmiyorsun kimseyi, niye sessizliği seviyorsun, neden, derdin, ağzımdan kan süzülüyor, ağlamazdım, güçlü görünüyorsun, güçlü durmam gerekirdi, hem ben taşlı yolda ilerliyorum, sen beni döverken, annem yüzüme kuru kuru bakıyor, kızım, derdi, annem, bir daha gitmeyeceksin Şükrü Paşalar’ın Konağı’na, neden anne, demezdim, orada ağlıyorum, şimdi, Selahattin, annemin gidişine değil, tekrar gelecek oluşuna, annem, yüzüme bak, derdi, minik alnımı kaldırırdı havaya, Selahattin, ölüm yok evet, diyemem, susarım, hep, annem, tokat atardı, atlı arabadaki atları hissederdim, nasılsınız at bey, nasılız, daha hızlı, kamçılanırdı atlar, Doğu’nun atları, tek farkları bu, sağrıları geniş ve parlak, daha yetmiş yıl yaşamam gerek, derdi, Selahattin, kanımı akıtarak, yaşamam gerek, evet Selahattin, demezdim, kan susardım, annem örgülü saçlarımı, kusursuzca, çekerdi, alnımı kaldırarak, güçlü durmam gerek, hepsi o pis cücenin, onun adını ağzına alma Fatma, derdi Selahattin, babalık refleksi bu, neden yaptın bunu, neden ben yalnız üşürken geceleri, neden, sus, vuruyor annem yanaklarıma, kan süzülüyor bacak, sizin en büyük eksiğiniz bu, evet Selahattin, arama dökülüyor kan, o pis cüce, ata bulanıyor, kamçılanıyor, o zaman ben de, belki seni düşünürüm Selahattin, bizi düşünürüm, derdim, kanla, benim evladım, derdi Selahattin, Recep benim evladım, doğru, senin, benim değil! Günah gecesini gördüm, Selahattin, günah gecesini, odamda, çıkmadan, saçlarım örgülü, annem çekiyor hala, bir daha Şükrü Paşalar’ın Konağı yok sana, tamam anne, daha küçük bir acıyım ben, o piç benim oğlum değil, o hizmetçinin veledi zinası, tamam Fatma, yeter, ama konuşmadıklarımı duyuyorsun en çok, annem, yanaklarımdan kan akıtıyor, kan yok, Selahattin, bilim var, aydınlanma var, iğrenç Müslümanlar, değişeceksiniz Fatma, cüce, hain cüce bizi dinlerdi o zaman, kulağını tavana, nasılsa, dayar, bizi dinlerdi, hayır, seni dinlerdi, diye iç geçirirdim, ağlamazdım, cücenin tıkırtıları, artık yaşlıyım Selahattin Bey, zaman yaşlı, pis cüceyi bir asır önce dövdüm, evet, derdi Selahattin, onu cüce ettin, ötekini sakat, kan akıyor hala, annem ve sen, Selahattin, sus, derdi o zaman, o zaman, ansiklopedine giderdin, eline bulaşmış kanı silerdin ölüm maddesine, senin tebessümün, beni de sevindirirdi, içim titrerdi, sen o hizmetçiye vermiştin bedenini ve ben özlüyordum etini, minik alnım havada, şimdi oradayım, hissetmiyorum bugünü, titriyorum yıllar önce bugünü, bugünü titriyorum, ölüyorum Fatma, diyordun, ölüyorum, cennet ve cehennem yok, ölümü keşfettim, ben ağzımda bir kan, senin ağzında daha büyük bir kan, annemin eli kan, ağzı eli kan dolu bir pelikan dolu rüyam, saçlarımda ve elimde kusursuz örgü, o piç cüce bizi dinliyor, ben ölüyorum Fatma, derdin, sonsuz bir hiçlik, hayır Selahattin, bu piçlik! Pelikan kan taşıyor, yaralı, bunu anlatıyordu cüce bana, defol derdim ona, git meyve getir, tamam, derdi, büyükhanım, iğrenen bendim, sen ölmüşsün Selahattin, neyin varsa attım, ansiklopedilerini, aptal ilaçlarını, Batı’nı ve hiçliğini, bir tek bu piçi atamadım, kiraz tabağı, mevsimi mi, getirmişsin cüce, çık odadan, tamam büyük hanım, ben yataktayım, yorgun ve uykulu, öleceğim Selahattin, öleceğim, sus, derdin, cahil, sus, sonra ölmüştün, ve annem ve atlı araba ve atlar ve cüce, hepsi, hepsi yaşıyordu, senin mezarına gelmiştik torunlarımızla, üçü, Nilgün, Faruk ve Metin, üçü de burada değildi, sanki varlar ama yoklar demiştin bir akşam, odama gelmiştin, o hizmetçiden sonra, ben örgü örüyordum, onlar sanki yoklar, ben susuyorum, Şükrü Paşalar’ın konağı da yok, oraya gitmek de, sonra öldün Selahattin, Doğan ve Gül, kedi gibi, öldüler, torunların, torunlarım derdin, sanki varlar ama yoklar, bir sorun yok hanımım, derdi arabacı, atlardan biri ölüyor, konağa kaçmak istiyorum, sus Fatma, özgür düşünce var, Allah yok, şimdi yerimden kalkamıyorum, neredesin lanet cüce, neredesin? Sonra rüyama geldin, hala heyecanlısın, sana anlatacaklarım var Fatma, ölmemeliyim, ölümü keşfettim, ölmemeliyim, örgümü çözüyor annem, bir daha konak, Fatma, tamam, derim, susuyorum, çocuklarım benim, Recep ve Hasan, ölüyorlar, öldürüyorlar, Recep seni öldürecek, Hasan Nilgün’ü!.. Eyvah, derdi, arabacı, at ölmüş, annem, yüzüme bakıyor, kanıyor yüzüm, yok, konak, yok anne, konak yok, var, suç, yanak, kanlı yanak, günah, kanak, var, pis cüce, beni öldüreceğini biliyordum, planlar yaptın, tıkırtılar zaten, fare cüce, geceleri beni korkuttun, hayır Fatma, derdi Selahattin, seni öldürecekler, ama seni öldürerek değil, nasıl sözler bunlar, aptalsın Fatma, anlamıyorsun, cahil, ben zaten öleceğim Selahattin, bak kehanet doğru, Selahattin, seni kim öldürüyor, atı kim öldürdüyse, arabacının sesi de kesiliyor, yol kenarında ters çevrilmiş bir kirpi çırpınıyor, bunu kim, susuyorum, seni düşünürüm belki Selahattin, şimdi, boş tavana ve yitik zamana bakıyorum, seni düşünür ve senin geceleri nasıl soluk soluğa ürperdiğini, o kadın, piçler, ağlıyorum, anlatacaklarım var Fatma, derdin, anlat, bir araya getirilmiş hikâyeler, tarih, sosyoloji, neyse, torunlarım ne zaman yukarı gelecekler, elime değecek terli saçları, alkollü nefesler, siz Müslümanlar deme, Selahattin, deme, kan sıçrıyordu, arabacıyı gösterirdi annem, ölmüş, kaskatı, kirpikleri kaskatı, kirpi kaskatı, sen anlardın beni, nasıl deli gibi sustuğumu, o gecelerde, kulübenin ışığı akıyordu bahçeye, izliyordum gölge oyununu, içim kabarıyor, kadınlığım çürüyor, sana anlatacaklarımı asla anlatmayacaksın kimseye Fatma, asla, tamam, derdim, sessizce, sen sadece bu evi, bu evdeki sessizliği seviyorsun Fatma, ölüm sessizliğini, doğru, Selahattin, annem panik, alnımı tutuyorsun anne, suç, yüzümün kanını serinkanlı bir şekilde, sen bu eve aitsin Fatma, günah, hiç konuşmuyorsun, dilin mi tutuldu, sana ne oldu, nefesin mi kesildi, evet, Selahattin, sen o gecelerde, nefes nefese, ben örgümü söküyorum, derdim, ve annem arabacıyı gösteriyor tekrar, ölmüş, evet, ölmüş anne, kirpi de, o halde Fatma, derdin, ellerini yanaklarıma bastırıp, seni öldürecekler, Doğu kafalılar, bu ev için seni öldürecekler, korkuyorum, Selahattin, o pis cücenin ağzı kulağı burada, beni o öldürecek, Recep seni öldürecek Fatma, öldürecek! Öldün sen ve bugün ben tavanda seni arıyorum, hareket edemiyorum, sözcükler yalnızca boşluğu dolduruyor, Recep gel buraya, diye bağırıyorum, bastonumla tak tak vuruyorum yere, Recep gel, gel, derdim, gelirdi Recep, efendim büyükhanım, derdi, elinde meyve tabağı, bir elinde bıçak, aşağıda Nilgün öldü, derdi, annemin eli hala ölüyü gösteriyor, Recep, derdim, şimdi git, istemiyorum meyve, bıçağı bana doğrulturdu, Selahattin, tavanda sen bana tokat atıyordun, hâlâ, bir kirpi kıvranıyordu tavanda, Nilgün’ün ağzından kan dökülüyordu, az diri bedeni ve kim bilir kimler onun için titriyor, ölüyor Nilgün, bir şeyim yok, derdi, ne zaman sorsam, Recep bana bakıyor, sessizlik var, bir hiçlik, ölüyorum galiba, hayır aptal, derdi Selahattin, seni bu aptallığın öldürecek! Aptallığın ve yalnızlığın gözü kör olsun, demişti Recep, beni bıçağıyla süzerken, Hasan bu esnada trene biniyor, kaçıyor tavanda, ben tavanda yaşıyorum, Hasan, kimlik bunalımı, beni öldürmeyeceksin Recep, derdim sonra, evet derdi, öldürmeyeceğim büyükhanım, meyvenizi doğramak istemiştim, defol şimdi Recep, küstah piç cüce! Tavandan kan damlıyor Selahattin, Faruk’un tarih notlarını kaydettiği aptal ajandası dökülüyor, ne geliyorsa tavandan geliyor, tabandan tavana, ben ölünce ansiklopedimi sen devam ettireceksin, demiştin, Selahattin, ben o kanlı ansiklopediyi yakmadım mı, hayır, kenarda duruyor, hareket edemiyorum, Recep, gel, aç ansiklopediyi bana, rastgele bir sayfa, kirpi maddesi, geldi, oku, Recep, gececil, böcekçil bir memeli cinsi, kızdırıldığı zaman vücudu yuvarlak hale gelir ve böylece bir diken topuna dönüşür, bunu sana aktarırken heyecanlanıyorum Fatma, neden Selahattin, çünkü, tamam Recep, git, şimdi, uyuyun büyükhanım, uyuyun, dinlenin, üzerime örtüyü örterken koluma dokundu Recep, soğuk eller, cüce elleri, piç cücenin elleri, tavana bakın büyükhanım, anne, diyorum, anne, diyor, sus, piç, annen gitti, at can çekişiyor, arabacı da, kirpi de, Selahattin can çekişiyorsun, yerdeyim, herkes başıma toplandı, bağırıyorum, Recep çek ellerini, hangi eller, kendi kendimi sarıyorum yerde, üşüyorum, sen o soğuk gecelerde, üşüyorum, her şey biraz siyasi, üşüyorum, Hasan trene biniyor, tavanda, tren ölüyor, tren, ölüyor, bir yamaçta, demirden, başka bir kimlik ölüyor, görüyorum, ölüyorum Selahattin, Metin, neredesin torunum, hangimizi, hepimiz, neredeyiz, burada, üst katta, yerde, kıvranıyorum, o pis cüce bana bakıyor, ben tavana bakıyorum, plajlar boşalıyor, cücenin elindeki bıçağın keskinliği görmez gözlerimi köreltiyor, bıçak keskin mi, derdim, önceleri Recep’e, pis cüce, sırıtırdı, hayır, diyordu, yine sorunca, korkuyorum, partiler ve aşklar Metin, Ceylan, hepsini görüyorum tavandan, hikayeler görüyorum, gerçek olamayacak denli sahte, paslı Anadol’un yokuşta kalıyor, yol boyunca çırpınıyorsun, yağmur akıyor, su yağıyor, yağmur suyu-gökyüzü musluğu, yoruluyorum izlemekten, Nilgün’ün kanlı ağzı, o ağızdan Hasan mı öpüyor, piçin çocuğu, Faruk’un, benim çocuğum, ajandasını birkaç kirpi dikenliyor tarlada, nemli, tarih ölüyor, öyküler ölüyor, Selahattin, yüzüm kanıyor, artık sözcükler birer yağmur parçası, dökülürler, sessizliğe saplanıyorlar, sessizlik yoktur, demişti Selahattin, sessizlik yoktur, sadece sözcüklerin yokluğu vardır, aynı şey değil mi?

Aynı şey değil mi?


   * Orhan Pamuk // Sessiz Ev (1983)




No comments:

Post a Comment