July 31, 2020

BİR KOLTUKTA İKİ DOMUZ

Haberlerin başlığını ve giriş cümlelerini alıyor, gerisini sallıyorum. Anlamaz kimse: “Ben ve erkek arkadaşım yatağımızı 7. bir kurtarma domuzu ile paylaşıyoruz - ve ona Turşu adını verdik. Maddie Johnson ve ortağı Stephen, 45 mil uzaklıktaki sel baskınlarıyla yer değiştirdikten sonra 7. evcil hayvan Julianna domuzunu evlat edindi ve ailenin alışılmadık bir üyesi oldu.” Google böyle çevirdi. Ben şöyle edeyim haberi: “AYNI YATAKTA İKİ DOMUZLA YATAN KADININ KAHRI: Maddie Johnson, ortağı Stephen’le duygusal yakınlaşmasının bedelini ödüyor.45 gün süren bir sel sonrasında evi yıkılan Maddie’ye maddi, manevi destek olan Stephen’in tavırları gün geçtikçe değişmeye başladı. Başlarda romantik paylaşımlarla alevlenen ilişki, bir gün Stephen’in eve Julianna adlı bir domuzla çıkagelmesiyle bitme noktasına geldi. Gözü yaşlı Maddie, yatağında yerini alan ve Stephen’in sarılmasıyla tuhaf sesler çıkaran domuza dayanamıyor. Ona Turşu adını koyan Maddie, iki domuzla aynı yataktayım, mutsuzum, diyor. Stephen ise huzurlu: Homurdanıyor ama Julianna çok tatlı, çok.” Şöyle bir domuz görseli de yerleştirdim mi, tamamdır yazıya. Okla gösteririz domuzu. Kaynağı boşverin. Anlayacağınız iş benim yaratıcılığıma kalıyor.

 

Gazetemizin ilginç haberler köşesinde çalışıyorum. Çok satan, bol fotoğraflı, az yazılı bir gazete bu. Böyle büyük kırmızı oklarla maktulleri, ülkeleri, bahsedilenleri göstermek gerekiyor zaten. Yoksa kim gazete okur ki bu devirde? Gazeteyi çıkaran ekibin, editörlerin bile içeriği okuduklarını sanmıyorum. Bana düşen iş, internetten filan bulduklarımı derleyip Adem Abi’ye göndermek. Yabancı dildeki bazı haberleri çeviriyorum Google Çeviri ile. Yarım yamalak da olsa biraz düzenleyince bir şeye benziyor, haber işte, kimin umurunda? Tuhaf, komik ve saçma haberlerin peşindeyim.

 

 

Bir haber daha ekleyip göndereyim, bu kadar yeter bugünlük. Google çevirsin önce: “Kadın kayıtsızca alışveriş yaparken geçici yüz kaplama olarak KFC kutusu giyer. Bugün mağazalarda ve süpermarketlerde yüz kaplamaları giymekle ilgili yeni kurallar yürürlüğe girdiğinde, bir kadının derme çatma bir kutu olarak başının üzerinde bir KFC kutusu giydiği tespit edildi.” Görselden anladığıma göre kadın, maske takmak yerine KFC kutusu geçiriyor kafasına, aman ne yaratıcı. Bu saçmalığı da milyonlarca kişi beğenmiş. Ben biraz değiştireyim haberi: “KFC KUTUSU İLE BİLİNMEYENE YOLCULUK: Korona virüs salgını nedeniyle pek çok ülkede kapalı mekânlarda maske takma zorunluluğu var. İngiltere’de buna uymayanlar 100 pound ceza ödüyor. Perşembe günü Adelaide'deki Westfield Marion alışveriş merkezinde görülen sıra dışı görünümlü bir kadın, ilgi odağı oldu. Başına KFC kutusu geçiren kadın, bir süre sonra yerlerde titreyerek baygın hâle geldi. Kendisini muayene eden acil sağlık ekibinin sayesinde hayata tutunduğunu ifade eden Mary K. adlı kadın şu ilginç sözleri sarf etti: “Maske takmak bana iyi gelmiyor. Öte aleme gidip geliyor, büyükannemi görüyorum. Yüzüme tükürüyor bu zalim kadın, beni hiç sevmezdi zaten. Maske zorunluluğu geldiği günden beri delirmemek için uğraşıyorum. Bakın, sanki yine geliyor. Gelme, gelme.” Mary K.’nin tedavi masraflarını KFC’nin karşılayacağı ve kızın youtube kanalındaki videolarına da sponsor olacağı ifade ediliyor.” Bu da iyi oldu, yeter. Uykum var.

 

 **

Adem Abi ofisine çağırdı alelacele, bunda bir iş var. Kaşlar çatık, bıyıklar şeker, yüzü bulutlanıyor sonrasında, ağlıyor. Başın sağ olsun Çetinciğim, gani gani rahmet eylesin Allah. Büyükannen iyi kadındır eminim. Ne zaman vefat etti, nasıl oldu? Yanakları kızarıyor Adem Abi’nin. Korona var, sarılamıyoruz, birer adım atıp geri çekiliyoruz aynı anda. Ağzım yarı açık, düşünüyorum. Evet, abi, Allah razı olsun, dün gece aniden, kalpten gitti. Çenem titriyor. Oğlum Çetin, bir hafta olmadı mı, işe gelmiyorsun ya bir süredir, rapor almadın mı cenazem var, başka kimsesi yok kadının diye? Ağlamaya başlıyorum sesli sesli, yere at kendini Çetin, haberdeki KFC kızı ol, mümkünse. Ben ne dediğimibiliyomuyuuzfdfmmhmhh. Adem Abi, keskin bakışlarla süzüyor yerde debeleneni, beni. Hmm, demek öyle Çetinciğim. Pekala. Toparlanıyor, üstümü başımı düzeltiyorum. Öyle Adem Abi, nur içinde yatsın. Işıklar içinde uyusun ya da, hangisini istersen. Müge Anlı olup sorguya çekiyor sanki. Senin büyükannen hangisi Çetin, anneanne olan mı baba mı? Ağzımda açıklık, dilim damağım kurudu. Su var mı Adem Abi, başım döndü. Şaşalın kapağını döndüren elleri, bana bakan gözleri. İç Çetin. İçimdeki Çetin titriyor. Anneanne abi. Hatta anınne derdim küçükken. Ağlayışım. Sarılırdı bana kadın, boğarcasına. İnanmıyor Adem Abi, neyse, diyor. Senin haber köşesini kapatıyor gazete, belli ki gazete de kapanacak yakında. Çöp kovasının altına, akmasın diye alıyorlar bazen ikişer üçer. Yoksa kim gazete okur ki bu devirde? Otur Çetin, ayakta kaldın. Kaşlar çatık, bıyıklar şeker, yüzü bulutlanıyor sonrasında, ağlıyor. Yazları sandalet giyen aptallardan nefret ediyorum Çetin. Sen, sen de ediyor musun? Gözlerim ağrıyor benim. Ediyorum Adem Abi, etmez miyim, ben yazları çorap giyenlerden, ayakkabılılardan ve ayağı olanlardan da nefret ediyorum üstelik. Gülümsüyor. Büyükannen nasıl biriydi Çetin? Yediği simitten kalan kırıntıları, gazeteyle birlikte pencereden aşağı atıyor. Süzülüşü gazetenin, birer ışıltı olup saçılmaları kırıntıların, buruşmuş sayfaların hayata karışmaları. Dişinin arasındaki susamları dil yordamıyla temizliyor Adem Abi. Büyükannem yaşlıydı öncelikle abi, böyle buruşmuş olanlarından. Kendini atmak isterdi beşinci kattan, gücü yetmezdi, yatalaktı. Ben bakardım, altını alırdım, onu yıkardım. Ölmeden evvel üç yüz kilo kadar olmuştu, onu doyurmak mümkün değildi. Dişleri döküldüğünden beri huysuzlaşmıştı. Poşet çayından arta kalanı ölmeye yatan çiçeğine döküyor Adem Abi. Baloncuklar, sessizlik, sokağın gürültüsü, arabaların homurdanması.

 

Sırtı bana dönük bir Adem Abi. Yalanlarıma inanmayan, beni küçümseyen, açgözlü, haberleri ben yaptığım hâlde üç katım para kazanan, kibirli Adem Abi. Alnımı kaşıyorum, elim cebimdeki maskeme gidiyor. Korona var Adem Abi, aman sıhhatini yitirme. Bakmıyor, gözü yolda. O saçma haberlerinden de saçma hayat, öyle değil mi Çetin? Maskeyi ağzına soksam, ölür mü acaba havasız kalıp? Çetin, söylesene, ben de kendimi atsam bu beşinci kattan, ölür müyüm acaba? Kocaman bir domuz bu adam, Julianna ya da Turşu. Homurdanıyor. Çetin, ben korkağım, sen iter misin beni aşağıya? Ağrıyor gözlerim benim. Hem, sonra sallamasyon bir haberimi yaparsın, lütfen uzaylıları filan kat Çetinciğim, onlarla uzak evrenlere kaçtı de. Sen yaparsın. Hem ne demişler, aynı yatakta iki domuz yahut bir koltukta iki karpuz. Tebessümü Adem Abi’nin. Tövbe, öfkem artıyor.

 

Kendini bırakıyor boşluğa, birden mini bir uzay gemisi yükseliyor düştüğü yerden. El sallıyor bana geminin güvertesinden. Gözlerim ağrısa da görüyorum. Allah Allah, ilk kez gerçek bir şey görüyorum. Siz inanıyor musunuz bana?

 

Ellerini uzatıyor Adem Abi, gel, diyor, Çetinciğim, sesi kısılıyor rengi yeşillenirken.

 

Polisler dalıyor içeri güvenliklerle beraber, nerede Adem Dağdeviren, nerede Çetin Bey? Ellerim titriyor. Hafif bir rüzgârla salınıyor perde. Nerede? Soyadı öyle miymiş? Bilmiyordum. Ağlamaya başlıyorum, büyükannem öldü dün, gözüm bir şey mi görüyor? Ağız dolusu salyalar.

 

Gerçeği söylesem inanmazlar, biliyorum.

 

 

 

 

 

No comments:

Post a Comment