July 05, 2020

YENİLGİ GÜNLÜĞÜ


 

“kendimi bir yılların içine kapadım/kendimi koyverdim bir sulara/çok öldüm çok dirildim anlamadım/kendimi kendi akrostişime adadım/kendimi gerekçesiz oralara buralara”


                                                       Turgut Uyar/ Yenilgi Günlüğü’nden

 

 

Kapıyı açmadılar. Beni içeri almayacaklarını biliyordum. Şansımı denedim, kılıksızdım aslında, perişan, suratım eski, çaresiz. Yırtılmıştı üstüm başım. Az evvel geçmeye çalıştığım dikenli tellere kaptırmıştım et parçalarımı. Tellerin tırtıklı dişleri kıvrılarak deşmişti bacaklarımı. Fark etmemiştim onları, oraya baksam kafamı uçuracak tuzakları göremezdim bu kez de. Tırtıkların keskin tırtıllara dönüşüp beni tükettiklerini, bunu yapabilmek için var olduklarını, vücudumda binlerce koza örüp derin ve dehşetli bir uykuya gömüldüklerini düşünmüştüm sadece, o kahır anında.

**

Birileriyle el ele başka birilerine dar ediyorduk dünyayı. Günlerce sürmüştü mücadelemiz. Ağzından salyalar saça saça emirler yağdırıyordu liderimiz. Dikkatle bakıyordu ötedekilere, hassas kameralarla, uçan insansız araçlarla gözetliyordu diğerlerini. Not defterine bir şeyler karalıyor, çeşitli çizimler yapıyor, başarımız için ter döküyordu. Büyülenen gözlerle onu takip ediyorduk elbette, kuşkusuz.


Yenilgi Günlüğü, Turgut Uyar by mehmet işten on SoundCloud - Hear ...

**

Zafer şarkıları söylüyoruz. Ağzındaki sigarayı parmak ucunda kırıyor liderimiz, sağa sola yelliyor dumanı, gülümsüyor. Önüne koyulan meyveleri afiyetle yiyor. Ötede büyüyen dumana karışıyor sigaradan sızan. Kapkara bir gökyüzü altında el ele veriyoruz. Gözlerimiz görünmüyor, gülümsüyoruz. Kelebek konmuş bir elma dilimleniyor, ekşi tadı genzini yakıyor liderimizin, kaşları çatılıyor, meyveyi sunanımızın kafasını tabağa bastırıyor. Derin bir sessizlik. Kulak ardından başlayarak yarılan kafa. Süs havuzunun kırmızı şovu. Gülümsüyor, beyaz dişlerinin allanması.

**

Madende ne işimiz var? Sorumu kimse yanıtlamıyor çünkü duyamazlar çünkü konuşamam çünkü dilim yok çünkü sözcükler anlatmaya yetmez çünkü zaferin bedeli büyük çünkü bunlar anlamsız sözler çünkü anlam yok çünkü nedensiz eski çünkü her şey bir eskidir. Mini bir ray aracı süzülüyor ışığın akmadığı yerlere. Bazen ışıl ışıl gözler beliriyor sağda solda. Birbirimize sarılıyoruz. Kozalarında sonsuz uykudalar kelebek adayları. Hissediyorum. Durdu ray aracı. Treni mi, taşıtı mı yoksa? En az elli kişiyiz, belki beş yüz, saymayı bilmiyorum, sayıları ve yaşamayı. Durunca araç, arkasına geçiyorlar itmeye, biri birinin diğeri öbürünün öbürü kalanın arkasına geçiyor. El ele veriyorlar bir yandan da. Ben içinde kalıyorum aracın. İteklemeleri. Hırıltıları yükseliyor madenin göğüne. Kara gök, ağır bir gölge ile doluyor, çiy olup damlıyor parmak uçlarımıza. Sarsıntı. Deprem. Adlandıramıyorum. Başımıza yıkılan maden, kapanan gözler.

**

“aldım kapıyı açtılar. odama/kravatımı çıkardım/gökleri yadırgamadım/güleryüzlü ama yeni çünkü ortada ben vardım.” Ağzından içeri sokmuşlar bir kazığı liderimizin. Dağılmış görünümü. Öfkeli. Suratından kalanlar eski. Meyve ölüleri.

**

Sıraya diziliyoruz yeni lider huzurunda. Gülümsüyor ve büyüleyici. Vakit akşam. Tam çağı. Meyve sunuyoruz. Gülümsüyor. Ters istikamette bir şeyler gösteriyor, anlamadığımız dilde veriyor komutları. Güçlü, öfkeli ve güzel. En güzelcesi şiirdeki gibi. Güçlüyüz, zorlukla nefes alıyoruz, diriyiz onunla. Hareket edemeyen gövdemi, benden kalanları bir el arabasına bıraktılar. Beni gördü yeni liderimiz, utandım, bana baktı, duydu nefesimi. Eski liderin yadigarı not defterine baktı, beni süzdü, Gülümsedi. Kucağına alındım gülümsendi esnendi gözleri kapandı yere düşürüldüm süpürüldüm hızlıca yeryüzünden temizlendim.

**

“kutsal yenilgi!.. şimdiki./o’na bağımsızlığını hatırlatıyorsun şimdi/her şeye yeniden başlamanın/kanattıkça…” Madene serpiliyor kırıntılarım. Kendini çizen liderin bana benzeyen öyküsü aklımı karıştırıyor. Üstüme geliyor tırtıllar. Kanatılmaya, tüketilmeye hazırım. Hazırım kozamı örmeyi. Özenle seçtiğim ipliğe bağlıyorum kendimi. Salgıladığım ipeğe sarılıp örüyorum kozamı. Not defterime çizdiğim suratlarını o pis insanların, görüyorum, yine görüyorum.

 

 

No comments:

Post a Comment